"denizaltının" - Translation from Turkish to Arabic

    • الغواصة
        
    • غواصة
        
    • الغواصه
        
    • الغوّاصة
        
    • للغواصة
        
    denizaltının bu bölümü saldırının en ağır kısmını göğüslemiş olmalı. Open Subtitles لابد وأن هذا الجزء من الغواصة قد تعرض لأقصى هجوم
    Buradaki biri denizaltının çalınan sanat eserleri için bir oyun peşinde. Open Subtitles يحاول أحدهم إجراء عملية . على القطع الفنية المسروقة من الغواصة
    Yaklaşık 5 deniz mili açıktayız ve denizaltının durumu iyi görünüyor. Open Subtitles نحن على بعد 5 أميال منك و يبدوا أن الغواصة بخير
    Bir denizaltının içinde oturuyorsunuz ve pencerenizden denizin altındaki küçük gölete bakıyorsunuz. TED تخيل أن تكون جالساً في غواصة وتنظر من النافذة وترى بحيرة صغيرة من الماء تحت البحر.
    - Amiral Hargreaves, ben, ve denizaltının kaptanı Talbot. Open Subtitles الأدميرال هارغرفس وأنا وتالبوت قبطان الغواصه
    Elimdeki listede yoksunuz. denizaltının yolcu listesinde de yoksunuz. Open Subtitles لا تردين بلائحتي ولستِ على لائحة الغوّاصة أيضاً
    Sizi manipüle etmeye çalışmıyordum ama o denizaltının yerini öğrenmem gerekiyordu. Open Subtitles ،لم أكن أحاول التلاعب بك لكنّي إحتجت لمعرفة أين تلك الغواصة
    O denizaltının batırıldığı haberi gelene kadar iletişim kurmak yok. Open Subtitles نحن متخفين رسمياً حتى نسمع منهم بأنّهم دمروا تلك الغواصة
    O denizaltının batırıldığı haberi gelene kadar iletişim kurmak yok. Open Subtitles نحن متخفين رسمياً حتى نسمع منهم بأنّهم دمروا تلك الغواصة
    denizaltının ışıkları kapalıyken, biyoluminesenslerini görmek mümkün -- örgü tel ile çarpıştıklarında ürettikleri ışığı. TED وعندما تطفىء اضواء الغواصة يمكنك حينها من ان تشاهد الضوء الحيوي الصادر عنها ان هذه الاضواء تتولد عند الاصطدام بالشباك
    Bunu denizaltıyla bir süre takip etmek zorunda kaldık, çünkü bu balığın en yüksek hızı 23 deniz mili, denizaltının da en yüksek hızıydı. TED كان علينا ان نلاحقه بواسطة الغواصة لفترة من الزمن لان سرعة هذه السمكة القصوى هي عقدة واحدة وكذلك سرعة الغواصة
    Tabii bu sadece denizaltının daha geniş bir görüş alanı olmasından da kaynaklanıyor olabilir. TED وقد يكون السبب وراء هذا هو أن الغواصة لها مجال رؤية أوسع.
    Fakat ilk zamanlarda aşağılara inebileceğim tek yol bir denizaltının, çok küçük bir denizaltının içine yatarak en aşağılara doğru inmekti. TED منذ فترة طويلة, كانت الوسيلة الوحيدة للوصول الى القاع هي الغواصة, غواصة صغيرة جدا و الغوص الى الأسفل.
    ve bu denizaltılardan atılan bir füzenin tam Moskova'nın göbeğine düşmesini sağlamak eğer denizaltının Pasifik Okyanusu'ndaki konumunu bilmezseniz imkansız. TED وإنه من الصعب حقا معرفة كيفية جعل الصواريخ تسقط فوق موسكو، إذا كنت لا تعرف مكان الغواصة في وسط المحيط الهادئ.
    denizaltının tayfasını da denize atlarken yakalayabildim. Open Subtitles حصلت على بعضه من طاقم الغواصة القفز خارج السفينة وأنا أيضا
    denizaltının geliş tarihi sadece bir gün öncesinden bize bildirilecek. Open Subtitles سنعرف موعد وصول الغواصة قبل وصولها بيوم واحد
    Bir denizaltının bizi farketmesinden daha çok şüphe ediyorum. Open Subtitles أنا قلق أكثر بشأن الغواصة التى يمكن أن تكتشفنا
    Yarım saat önce bir denizaltının farkedildiğini ve bunu bana bildirmenin bu kadar zaman aldığını mı demek istiyorsunuz? Open Subtitles تقصد أن تقول أن الغواصة شوهدت من نصف ساعة مضت وبأن التقرير سيأخذ وقت طويل للوصول إلىّ ؟
    Penguen, nükleer öncesi bir denizaltının komutasında! Open Subtitles البطريق في قيادة حساب الأموال التشغيلية غواصة السابقة للذرة.
    İlk denizaltının yerini belirle ve ikinciye hedef olarak bunu bildir. Open Subtitles خذ موقع الغواصه الأولى وأعطه للثانيه ليكون هدفها
    Rıhtımda nöbetçi olmaması denizaltının içinde olmadığı anlamına gelmez. Open Subtitles عدمُ وجودِ أحدٍ على الرصيف لا يعني عدمَ وجود أحدٍ في الغوّاصة
    denizaltının komutanı olarak, haçı korumanın benim vazifem olduğuna ikna oldum. Open Subtitles كقائد للغواصة فقد اصبحت على اقتناع اننى فى وسط المحاولة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more