Uyuşturucuları benim depomdan taşıyacağını söylemedin. | Open Subtitles | نعم, حسنا, و انتِ لم تخبريني انك تسحولين مستودعي الى مخزن لتجارة المخدرات |
Şimdi bu pislikleri götür depomdan. | Open Subtitles | والأن، اخرج هؤلاء الحثالة خارج مستودعي |
Anlatmaya çalistigim, bir aksam ana depomdan çikarken üç hafta önce birden su kiliçli herif karsima çikti. | Open Subtitles | خلاصة القول، كنتُ مغادراً مستودعي ذات ليلة... قبل ثلاثة أسابيع. فجأة، يأتي ذلك الرجل ومعه سيف. |
Dinle, mektupları depomdan almanı istiyorum. | Open Subtitles | اسمع، أريد منك أخذ ذلك البريد من مخزني. |
Anlatmaya çalıştığım, bir akşam ana depomdan çıkarken üç hafta önce birden şu kılıçlı herif karşıma çıktı. | Open Subtitles | خلاصة القول، كنتُ مغادراً مستودعي ذات ليلة... قبل ثلاثة أسابيع. فجأة، يأتي ذلك الرجل ومعه سيف. |
Gizlice giren ben değilim. depomdan çık git. | Open Subtitles | أنا لست من إقتحم إخرج من مستودعي |
depomdan dışarı çık. | Open Subtitles | أخرجي من مستودعي. |
Bir ay önce Young'ın depomdan antikaları çalıp sattığını öğrendim. | Open Subtitles | (منذ شهر ، اكتشفت أن (يونج كان يسرق تُحفاً من مستودعي ويُعيد بيعها |