Hatta derin uzayda büyük patlamalar kuyruklu yıldızları parçalarına ayırabilir. | Open Subtitles | حتى في أغوار الفضاء الانفجارات الضخمة قد تمزّق المذنّبات إربًا |
Bir noktada, donmuş bir kuyruklu yıldız derin uzayda belirdi ve o uydulardan birine çarptı. | Open Subtitles | في نقطة ما، اقترب مذنّبٌ جليدي من أغوار الفضاء وتهشّم في إحدى تلك الأقمار |
Ve burada, derin uzayda en güçlü halde yörüngeler bulunur. | Open Subtitles | هنا في أغوار الفضاء تكون المدارات في أوج قوّتها |
derin uzayda son sürat giden ve elinde olan her türlü imkanı kullanarak bir şekilde Mars yüzeyine saatte sıfır kilometreyle nasıl ineceğini hesaplayabilen bir uzay aracı. | TED | الأمر يقوم على جعل مركبة الفضاء التي تنطلق بسرعة كبيرة في الفضاء العميق و المحملة بالمعدات، أن تجد لنفسها طريقة تحط بها بكل سلاسة على سطح المريخ. |
Bu, derin uzayda hayatta kalmanı sağlayacak. | Open Subtitles | سيسمحُ لجسدكَ بالبقاء حيّاً في الفضاء العميق. لا تقلق. |
derin uzayda Ay'ın ötesinde. | Open Subtitles | وراء القمر نحو أغوار الفضاء |
Bu derin uzayda vücudunun hayatta kalmasını sağlayacak. | Open Subtitles | سيسمحُ لجسدكَ بالبقاء حيّاً في الفضاء العميق. لا تقلق. |
Şimdi, ben topun derin uzayda ilerlediğini hayal ediyorum. | Open Subtitles | حسنا, الان انا اتخيل ان الكرة تُسافر في الفضاء العميق |