LT: Yani erkekler çoğu zaman duygularını belli etmek istemez, derindeki duygularını gömmek isterler. | TED | ل.ت: أنا أعني، في أغلب الأوقات لا يريد الرجال كشف مشاعرهم، يريدون دفن مشاعرهم العميقة. |
Bir ölümlünün en derindeki korkularını gerçeğe dönüştürmeye yarayan bir güç. | Open Subtitles | قدرة لتحويل مخاوف الهلاك العميقة إلى واقع |
derindeki bu parçacıkları yok etmek için lazer gücünü artırınca hastaya daha büyük zarar verdiğimiz oldu. | Open Subtitles | و عندما نزيد قوة الليزر للقضاء على الجزيئات العميقة يؤدِّي ذلك لمزيد من الإصابة للمريض |
Yaranın ufacık ağzı temiz bir şekilde iyileşirken daha derindeki yaranın iltihabı boşalmış ve etrafına sızmış hiçbir yüzeysel belirtinin olmadığı kas dokusuna gömülerek irin çukuru hâline gelmiş. | Open Subtitles | بينما الجروح الصغيرة تلتئم بنظافة الجروح العميقة تتقرح وتشكل جيب من القيح حول الجرح، مدفونة في أنسجة العضلة |
Yaranın ufacık ağzı temiz bir şekilde iyileşirken daha derindeki yaranın iltihabı boşalmış ve etrafına sızmış hiçbir yüzeysel belirtinin olmadığı kas dokusuna gömülerek irin çukuru hâline gelmiş. | Open Subtitles | بينما الجروح الصغيرة تلتئم بنظافة الجروح العميقة تتقرح وتشكل جيب من القيح حول الجرح، مدفونة في أنسجة العضلة |
Sığ denizlerdeki kurşun miktarını ve daha derindeki katmanlara karışması için gereken süreyi bildiğinden yüzeydeki kurşun kirlenmesinin oranını da tahmin edebildi. | Open Subtitles | وبمعرفة كمية الرصاص في المياه الضحلة والوقت الذي تستغرقه لكي تختلط بطبقات المياه العميقة كان قادراً على أن يقوم بتقدير معدل التلوث بالرصاص في السطح |