Babamın küçük gümüş bıçağı yeleğinden çıkıp, yağ derinliğini kontrol etmek için bir domuzun sırtına girmeye her zaman hazırdı. | Open Subtitles | سكين والدي الفضي الصغير متأهب طيلة الوقت للخروج من جيب معطفه لينغرس في ظهر خنزير لقياس عمق الدهون في جسده |
Kan grubunuz uykunuzun süresini ve derinliğini etkiliyor. | Open Subtitles | يُؤثّرُ في كَمْ تَنَامُ، و مدي عمق النوم |
Torpido derinliğini 5 metreye ayarlayın. | Open Subtitles | جهز الواحد والإثنان ضع عمق الطوربيد 5 أمتار |
Hayat üzerine inanılmaz bir deneyim; zamanın derinliğini anlamaya başladığımız zaman bu deneyim de başladı. | TED | إنه نظرة مدهشة عن الحياة وقد بدأت بالفعل حينما بدأنا نفهم هذا العمق عن الحياة |
Aslında bu sözün derinliğini ben de yeni kavramaya başladım. | Open Subtitles | في الواقع أنا نفسي مؤخرا بدأت أشعر بمدى عمق هذه الجملة |
Gözlerinin derinliğini bir kez gören, başka birşey görebilir mi ki? | Open Subtitles | هلّ بالإمكان هل يستطيع اى شخص ان يرى أي شئ آخر بعد أن يرى عمق عيونك؟ |
Bunu yapmazsanız, arkadaşlığımızın derinliğini abarttığımı düşüneceğim. | Open Subtitles | و إذا لم تستطعن ذلك إذا ربما أكون قد بالغت في تقدير عمق صداقتنا |
Şimdi de sevginin derinliğini göstermek için sesini titret! | Open Subtitles | ،والآن، أنهي الأمر بصوت عاطفي أجش لإظهار عمق حبك |
Bu zaman kadar küpleri eksi ve artı 200 dereceye maruz bıraktık, ...on kilometrelik su derinliğini simüle ettik, ...birini 3 kilometrede helikopterden attık, ...ve üzerinden en iyi tankımızı geçirdik. | Open Subtitles | نحن نشحنهم حول العالم لنختبرهم إلى درجاتِ حرارة زائد وناقص مئتان درجة مئوية قمنا بمحاكاة عمق الماء لخمسة أميال |
Babanın domuz yağı derinliğini nasıl ölçtüğünü göster bana. | Open Subtitles | أرني كيف كان أبوك يتحقق من عمق دهن الخنزير |
İngilizce düşüncelerimin derinliğini ve karmaşasını tam anlamıyla zapt edemiyor. | Open Subtitles | اللغة الإنجليزية لايمكنها أن تلتقط كامل عمق وتعقيد أفكاري |
Hiçbir kimse bir başkasının acısının derinliğini tam olarak idrak edemez. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يفهم فعلا عمق معاناة الآخر |
Düşmanlarımın gözümün içine bakıp öfkemin derinliğini görmesini seviyorum. | Open Subtitles | إنّي أحبّ أن ينظر أعدائي في عينيّ ويرون عمق غضبي. |
Eğer yeni bir şey tecrübe edilirsem, dünyanın buranın derinliğini görebileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقدت ان على العالم أن يرى عمق هذا المكان إذا و جدت شيئا جديدا |
Dünyevi insanlar muhtemelen üstatların çilelerini anlamaya çalışırlar ama sadece çok azı bu çilelerin derinliğini ve acısını kavrayabilir. | Open Subtitles | يمكن الناس العاديين تأتي لفهم معاناة الماجستير ولكن قلة من سيفهم العمق ونفس تلك الآلام |
Crow, bana o sesin derinliğini ver. | Open Subtitles | غراب، يعطيني صوت واحد للعمق على "بينجهم. |
Işın geçiş derinliğini arttıracaktır. | Open Subtitles | سوف تزيد عُمق الإرسال |
Altı metre veya daha fazla genişlikte Henüz derinliğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | بمساحة ستة أقدام أو اكثر .و لازلنا نجهل كم عمقه |
Koydaki yunusların çıkardığı sesleri duymak istiyordum ama suyun derinliğini bilmiyorduk. | Open Subtitles | أردتُ سماع الدلافين في البحيرة ولكنّا لم ندري كم عمقها |
Belli ki ruhsal bağlarının derinliğini kavramak için daha çok eğitime ihtiyacın var hava bükme konusunda ustalaşman için önünde uzun bir yol olduğundan bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | من الواضح أنك بحاجة الى مزيد من التمرين للتحكم بأعماق روابطك الروحية ناهيك عن حقيقة أنك على بعد أشواط عدة |
Mütemadiyen dalgaların büyüklüğünü, ...suyun derinliğini ve akıntıları kontrol etmek zorunda. | Open Subtitles | فعليها أن تحدد باستمرار كِبر حجم الأمواج وعمق المياه وماذا يفعل المد |