Oh, devletinizin masum bir uzaylıyı kaçırıp ölesiye işkence ettiği filmden mi bahsediyorsun? | Open Subtitles | أتعني الفيلم الذي قامت به حكومتك بخطف فضائي بريء وتعذيبه حتى الموت تقريباً؟ |
devletinizin bu yüzden beni gözlemlemenizi istediğini sanıyorum. | Open Subtitles | أتوقع أن ذلك هو سبب رغبت حكومتك أن تُراقبني. |
Şimdi, devletinizin işlediği... suçların bedelini ödeyeceksiniz... | Open Subtitles | سوف تدفعين الثمن للجرائم التي فعلتها حكومتك |
devletinizin verdiği gerçek bir olay üstünde çalışacağız. | Open Subtitles | و سنعمل على قضية حقيقية و التي قدمت إلينا من طرف حكومتكم. |
Hele devletinizin o nükleer silahları ele geçirmek için her şeyi yapmaya razı olduğunu düşünürsek. | Open Subtitles | مع العلم أن حكومتكم مستعدة لفعل أي شئ عملياً لتأمين هذه القنابل النووية |
Pekâlâ devletinizin araştırmalarına göre geçen sene Amerika'ya 660 ton kokain sokulmuş. | Open Subtitles | حسـناً.. بحوث حكومتك تقول.. أنْ 660 طن من الكوكايين أستهلكت في الولايات المتحدة العام الماضي |
devletinizin bundan haberi olacak. | Open Subtitles | حكومتك سوف تسمع بهذا |
Belki ülkenizdeki insanlar donut yemeyi bırakıp devletinizin dünyayı ne hale soktuğunun farkına varmaya başlasaydı bizim gibi göt herifler varolmazdı. | Open Subtitles | حسناً , لرُبما لو توقف الناس في بلدك عن أكل الدونات... وإدراك ماذا تفعل حكومتكم إلى العالم... لانعدم الأوغاد مثلنا |
Bay Talbot'ı devletinizin münasip temsilcilerine teslim etme niyetindeyim. | Open Subtitles | أنوي عرض السيد (تالبوت) على أفضل ممثلين حكومتكم |