| Bir sinagog, projeye katılmayı anında reddetti çünkü dikkatleri üzerine çekmekten ve hedef olmaktan korktular. | TED | كان لدينا كنيس يهودي رفض المشاركة بشكل صريح لأنه يخشى أن يلفت الانتباه ويصبح مستهدفًا. |
| dikkatleri çektim, çocuklara ve vitiligolu insanlara odaklandım. | TED | لقد جذبت الانتباه وحولته إلى الفتى وآخرين من المصابين بالبهاق. |
| Size şunu hemen söyleyebilirim ki dikkatleri "do, re, mi" den ileri gitmiyor. | Open Subtitles | أن مدى انتباه هؤلاء الطلاب لن يتجاوز نوتات الدو , ري , مي |
| Hiçbir zaman mağara ağzına dikkatleri üzerimize çekecek birşey koyma. | Open Subtitles | لا تضع أبداً شيئا قرب فم المغارة لتجذب الإنتباه إلينا |
| Sis bombalarını üç farklı katta patlatıyor ki hedefinden dikkatleri uzaklaştırsın. | Open Subtitles | يشعل قنابل دخانية لثلاثة طوابق مختلفة كي لا يجذب إنتباه لهدفه |
| Çabuk, dikkatleri dağıt ki ben de bu elbiseden sızayım ve buradan kaçalım. | Open Subtitles | شتت إنتباههم بينما أخرج من هذا الفستان وأهرب عبر النفق |
| Etik kaçak olduğu için dikkatleri çekmeden kalabalığa karışamaz. | TED | كطريدة، لا يمكن لإيثيك التسلل إلى الحشد دون لفت الانتباه إلى نفسها. |
| dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. | Open Subtitles | كما أنها تبذل ما بوسعها لتجلب الانتباه لنفسها |
| Bunun herkese yararı var. Müşterilerimiz dikkatleri üzerlerine çekmek istemiyorlar. | Open Subtitles | و هذا فى مصلحتنا و مصلحة عملائنا الذين لا يرغبوا فى جذب الانتباه |
| dikkatleri üzerine çekmeye çalışıyor. Olanları bilmiyor. | Open Subtitles | إنها فقط طريقة الحصول على الانتباه إنه لا يعرف ما حدث |
| dikkatleri Baxendale'den başka yöne çekmek zorundaydın. | Open Subtitles | كنت تريد صرف الانتباه بعيدا عن باكسيندال |
| İnsanların dikkatleri feribottayken, biz de altınları gizli odadan alacağız. | Open Subtitles | بينما انتباه الناس على العبارة, سنأخذ الذهب من الغرفة السرية. |
| Burada mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
| Burada mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
| Biz de katılımcılara bunun gibi üst üste fotoğraflara bakarken dikkatleri ile ilgili birkaç soru soruyoruz. | TED | ما نفعله هو وأننا نطلب منهم، أثناء مشاهدتهم لتلك الصور المَتداخلة، أن يقومو بشيء يحتاج منهم إلى الإنتباه. |
| Bravo, Pierrette teyze, tüm dikkatleri Augustine'de topluyorsun. | Open Subtitles | برافو .. عمتي بييريت تركيز كل الإنتباه على أوغسطين. |
| Bir, aptal gibi göründüm, İki, dikkatleri üzerimize çekiyoruz. | Open Subtitles | انظرى , نبدو كالمغفلين الذين يلفتون إنتباه الجميع |
| Her zaman dikkatleri dağılıyor evlilik, çocuklar, yemek yapma yarışmaları... | Open Subtitles | داءما ما يتم تشتيت إنتباههم بالزواج، و الأولاد و برامج الطبخ التنافسيه |
| Winston, dikkatleri tekrar başka yöne çekmen gerek. | Open Subtitles | وينستون , أعتقد أننا بحاجة الى الهاء اخر |
| Hemen kalkarsak, dikkatleri üstümüze çekeriz. | Open Subtitles | سنلفت الانتباه إلينا لو خرجنا. |
| dikkatleri yargılamaya odaklandığında yapılması gerekiyor. | Open Subtitles | لابد أن تكون محاولتك عندما يكون انتباههم على المحاكمة |
| Tamam sen kızı kurtar, ben dikkatleri dağıtıyorum. | Open Subtitles | حسناً، أخرجها إلى بر الامان وأنا سأقوم بالإلهاء |
| Bu adamın dikkatleri üzerine çekmekte doğal bir yeteneği var. | Open Subtitles | اعنى ان هذا الرجل لديه الرغبة الطبيعية فى جذب الأنتباه اليه |
| dikkatleri üzerine toplamanın ne yeri, ne de zamanı. | Open Subtitles | ليس هذا بالزمان أو المكان المناسبين للفت أنظار الناس |
| Tekrarladığım şeyi özetlemek gerekirse, rahat ve sıradan olacağız, dikkatleri üzerimize çekecek birşey yapmayacağız. | Open Subtitles | لذا، لتلخيص ما كرّرت سنكون هادئين نخفف اللعب لا نلفت الإنتباه لأنفسنا |
| 3. Tabur, I bölüğünün öncülüğünde doğudan gelip dikkatleri üzerine toplayacak. | Open Subtitles | الكتيبه الثالثه ستاتي من الشرق لتشتيت العدو |