Çocuklarımıza diyebiliriz ki: "Tamam, bitti, bu bizim hikâyemizdi. | TED | يمكننا أن نقول لأطفالنا، حسنا،، هذه كانت قصتنا. |
Pekala, geçen hafta yaptığımız son konuşmadan bu yana hükümetimiz kaçınılmaz şekilde diyebiliriz ki bazı meseleleri aydınlığa çıkarmak için size bir soru yöneltmemizi istemekteler. | Open Subtitles | حسناً، منذ تحدثنا أخر مرة ، قبل إسبوع ، إستلمت تأكيد ، دعنا نقول أسئلة من حكومتى |
O yüzden diyebiliriz ki bugün cömert bir günümdeyim. | Open Subtitles | حسنا ، دعونا فقط نقول اني فى مزاج جيد للغايه اليوم |
diyebiliriz ki; Sue gibi, yüz cerrahisi olmayı seçen hastalar vardır. | TED | يمكننا القول ان المرضى الذين أختارو جراحة الوجه -- كـ سو. |
diyebiliriz ki ışık uygarlıktır, gölge de barbarlık. | TED | يمكننا القول أن الضوء يمثل الحضارة، والظل يمثل الهمجية. |
diyebiliriz ki; solucandeliği zaman makinesi, zaman ve mekân denklemlerinin uyumlu bir sonucudur. | Open Subtitles | لذلك يمكننا القول أن آلة الزمن الدودية هي حل متوافق مع معادلات المكان و الزمان |
diyebiliriz ki bizler tanrının hayali ve suretiyiz. | Open Subtitles | من النص الديني، يمكن أن نقول أننا بصورة الله وشبهه |
diyebiliriz ki intikam her gün 11:00 ve 11:05 arası sunulan bir yemektir. | Open Subtitles | دعونا نقول أن الانتقام هو أفضل طبق يقدم يومياً |
Yani, 3 bileşen yerine artık diyebiliriz ki, evrende sadece 2 bileşen var: | Open Subtitles | إذاً, بدلاً من ثلاثة مقادير نستطيع الان أن نقول أن الكون به اثنتين فقط |
Şöyle diyebiliriz ki, Andrew haddini aştı ve saçma bir şey söyledi. | Open Subtitles | حَسناً،أعتقد لا خطر في أن نقول بأن أندرو تَجاوزَ وفقط قالَ شيئا سخيفا نعم. |
Ama diyebiliriz ki, geçen sene 18.4 bilyon dolar kazandılar. | Open Subtitles | ولكن يمكننا أن نقول أنهم قاموا بتحويل 18.4بليون دولار العام الماضي. |
diyebiliriz ki, "Bizim yapabildiklerimizi yapabilen makineler geliştirelim ve sonuçlarını düşünmeyelim. | TED | نستطيع أن نقول: "أوه، هيا لنبني آلات تستطيع عمل كل شيء نعمله ولا نقلق حول العواقب. |
Ve nihayet, diyebiliriz ki... | Open Subtitles | والأن في النهاية يمكن أن نقول أخيراً |
Yani, yüksek düzeyde bir güvenle diyebiliriz ki şiddetli Teksas ve Moskova sıcak hava dalgaları doğal değildi; küresel ısınma nedeniyle olmuşlardı. | TED | بحيث يمكننا القول بدرجة عالية من الثقة أن موجات الحرارة الخطيرة في موسكو وتكساس كانت غير طبيعية؛ كان سببها الاحترار العالمي. |
Toparlamak gerekirse, diyebiliriz ki, beşeri bilimler belki de yaşam bilimlerinde geçtiğimiz 30 yılda olana benzer bir evrimi geçirmek üzere. | TED | في الختام، يمكننا القول بأن البحوث في مجال العلوم الإنسانية على وشك الخضوع لتطور الذي ربما يشبه ما حدث لعلوم الحياة منذ 30 عاماً. |
Şunu diyebiliriz ki; içsel süreçler ve güneş ışığı ile havadaki, sudaki, besinlerimizdeki toksinler gibi çevrelerle etkileşimler vücudun hücre ve moleküllerinin yapısında ve fonksiyonlarında değişikliklere sebep olduğunda yaşlanma gerçekleşir. | TED | يمكننا القول أن الشيخوخة تحصل عندما تتسبب العمليات الأساسية والتفاعلات مع البيئة المحيطة مثل ضوء الشمس، ووجود السموم في الهواء والماء ونظامنا الغذائي، في حدوث تغيرات في بنية ووظيفة جزيئات وخلايا أجسامنا. |
"diyebiliriz ki; | Open Subtitles | يمكننا القول: |