Ancak DNA kanıtı o kadar tutarlıydı ki tam da bu yüzden hatalıydı. | TED | لكن أدلة الحمض النووي كانت متينة ومثالية للغاية وهذا بالضبط لأنها خطأ |
Üç cinayetten Reed'i mahkum etmek ve Becky'nin kırılgan konumunu uygun hale getirmek için elimizde yeterli DNA kanıtı vardı Becky'nin davasını denemek zorunda değildik. | Open Subtitles | كان لدينا ما يكفي من أدلة الحمض النووي لإدانته على تهم القتل الثلاث، |
Biliyorsun, Henry'nin DNA kanıtı bir gardiyanı arıyor olabileceğimiz gerçeğini destekliyor. | Open Subtitles | أتعلم .. أدلة الحمض النووي لهنري تدعم حقيقة بأنه ربما يتوجب علينا البحث عن حارس |
DNA kanıtı yoktu. | Open Subtitles | كان هناك دليل حمض نووي |
Yeni DNA kanıtı bulundu. | Open Subtitles | هناك دليل حمض نووي جديد |
Elimizde levyeyi, Tripp'in kafasına vurduğuna dair DNA kanıtı var. | Open Subtitles | لدينا دليل الحمض النووي الذي على القضيب المعدني ويُظهر انك ضربتيه على رأسه |
Deshaun'u olay yeri ile ilişkilendiren herhangi bir fiber analizi veya DNA kanıtı var mı? | Open Subtitles | هل توجد أية أنسجة أول دليل دي ان ايه يَربِط (دشاون) بمسرح الجريمة؟ |
Luna'yı 1979 yılındaki Metropolitan Havaalanı bombalamasına bağlayan DNA kanıtı bulunduğuna dair söylentiler var. | Open Subtitles | يشاع أن أدلة الحمض النووي ربطت لونا لتفجير 1979 مطار العاصمة الدولية. |
Yanı sıra bazı oldukça ilginç DNA kanıtı olarak. | Open Subtitles | مع العديد من أدلة الحمض النووي المثيرة للإهتمام |
DNA kanıtı Rance'in cinayet mahallinde olduğunu kanıtlar. | Open Subtitles | أدلة الحمض النووي ستثبت وجود (رانس) بمسرح الجريمة |
Suçu işlemediğini gösteren DNA kanıtı ortaya çıktıktan yaklaşık bir yıl sonra Steven Avery için dava açtık. | Open Subtitles | قدمنا قضية ستيفن ايفري بعد حوالي عاد من اكتشاف الحمض النووي الذي يشير بإنه لم يرتكب الجريمة |
- DNA kanıtı yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل دي ان ايه |