Ama eğer Çin bugün bir şeylerin canlı kanıtıysa bu doğal hayatın şaşırtıcı şekilde esnek olmasındandır. | Open Subtitles | و لكن، الصين تبرهن على أن الحياة البرية فيها مرنة جدا |
Riske attığınız tüm doğal hayatın değerini teklif ettik. | Open Subtitles | تزايد على قيمة الحياة البرية التي تعرضها للخطر |
Riske attığınız tüm doğal hayatın değerini teklif ettik. | Open Subtitles | نراهن على قيمة الحياة البرية التي تعرضونها للخطر |
Arsayı doğal hayatın korunması için bağışladım. | Open Subtitles | لقد تبرعت بالأرض كملاذ للحياة البرية الفقيرة |
Guizhou eyaletindeki bu dikey boğaz bölgedeki doğal hayatın odak noktası. | Open Subtitles | هذه المنطقة العمودية في مقاطعة جيزو هي نقطة مركزية للحياة البرية في هذه المنطقة |
İş dünyası, Namibya'nın dünya haritasına çıkmasına ve doğal hayatın, tarım gibi, diğer arazi kullanımları gibi çok değerli bir arazi kullanımı olmasına yardım ettiler. | TED | ساعد مجتمع الأعمال في وضع ناميبيا على خارطة العالم وقد ساعدوا أيضاً في جعل الحياة البرية ذات قيمة كبيرة مثل أي إستخدامات أخرى للأرض مثل الزراعة. |