Suçların vahşi ve hedef odaklı doğasına bakarsak daha fazlası olabilir. | Open Subtitles | الطبيعة العنيفة و الاستهدافية لهذه الجرائم تشير الى امكانية حصول المزيد |
Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı? | TED | أخيرا، هل التنوير يتعارض مع الطبيعة البشرية؟ |
Bununla kastettiği şey, sadece insan doğasının insanların yaşadığı toplumun ürünü olan insan doğasına sahip olduklarıydı. | TED | و المقصد من ذلك كان الطبيعة الأنسانية أن تمتلك الطبيعة الإنسانية هذا بحدٍ كبير نتيجة المجتمع الذي يعيش فيه الناس. |
Ve bu açıkça çocuğu sıradışı doğasına karşı alarma geçirir. | TED | وذلك ينبه الطفل بوضوح الى طبيعته الغير عادية |
Neredeyse insan doğasına olan inancımı geri getiriyordu. | Open Subtitles | لقد أعاد لي تقريبا الإيمان بطبيعة الإنسان البشرية |
Eğer birinden biri istemeseydi, davranış bir suç olurdu, etkisinin doğasına tamamen aykırı. | TED | إذا لم يرغب إحداهما لأُعتبرت جنحة تختلف تمامًا في طبيعة تأثيرها |
Bu yüzden dil, insan doğasını şekillendiren veya yaratan bir şey değil, daha çok insan doğasına açılan bir pencere. | TED | بالتالي اللغة ليست مجرد مُكونة او مُشكلة لطبيعة البشر بقدر ماهي نافذة على طبيعة البشر. |
Bu teşvik pek de tutmuyor, çünkü temel insan doğasına aykırı. | TED | لكنها لا تنتشر لأنها تعارض الطبيعة البشرية. |
Her tasarımda insan doğasına göre daha farklılaştırılmış bir bakış sunsak, bu ileriye bir adım olur mu? | TED | إذا استطعنا زرع وجهة النظر الدقيقة عن الطبيعة البشرية في كل تصميم، هل سيكون هذا خطوة للأمام؟ |
Şöyle ki, ekonomide insan doğasına dair beğeniyle bezenmiş bir bakış açısı vardır. | TED | النقطة العامة هي أننا نفكر حول الإقتصاد بأن لدينا هذه النظرة الجميلة حول الطبيعة البشرية. |
Dolayısıyla onun golf arabasıyla dolaşması oyunun temel doğasına etki edecektir. | TED | ولذا ستغير الطبيعة الأساسية للعبة لنعطيه عربة غولف. |
Umarım seni acele ettirmiyorumdur tatlım. İstersen işi doğasına bırakabiliriz. | Open Subtitles | أَتمنّى أنني لا أُسرعُك ، نحن دائماً يمكننا ان نترك الطبيعة أن تأخذ مجراها |
Varolduğunu öğrenenler az rastlanılır derecede önsezi, duyarlılık, ve sorgulama doğasına sahip olmalıdır. | Open Subtitles | أولئك الذين يعلمون بوجودها .. ُ يجب ان يكونوا علي درجة عالية من الحساسية والعلم ومعرفة الطبيعة |
Şu sevgilin ve eski sevgilinin arkadaş olmaları bence bu işin doğasına aykırı. | Open Subtitles | الصديقة والصديقة السابقة كصديقين؟ أظن أنه يتعارض مع الطبيعة |
17. yüzyıl Fransası'nda filozof Rene Descartes insan doğasına ilişkin soruyla mücadele ediyordu. | Open Subtitles | ،في فرنسا القرن السابع عشر رينيه ديكارت كان الفيلسوف يكافح لحل مسألة الطبيعة الإنسانية |
(BAĞIRIŞIYORLAR) Acaba biz insanlar hiç gerçekten kentsel ormanın doğasına hakim olabilir miyiz? | Open Subtitles | هل يُمكننا نحن البشر قهر الطبيعة في الغابات المدنية ؟ |
İnsan doğasına karşı gelmenin nörolojik olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | الاّ تظن ان مخالفة الطبيعة النسانية خطباً عصبياً؟ |
o nedenle kedinin dalga davranışını asla görmeyiz. Elektron gibi küçük bir parçacık ise ikili doğasına ilişkin belirgin kanıtlar sergiler. | TED | ومع ذلك، فإن جسيم صغير مثل الإلكترون يمكن أن يوفر دليلًا واضحًا على طبيعته المزدوجة. |
doğasına karşı bir hareket yerine, Bir savaşçı yenilmeyi ya da ölmeyi tercih eder... | Open Subtitles | فالمحارب يفضل الهزيمة والموت على أن يتصرف على غير طبيعته |
Bir insanı kendini doğasına göre davrandığı için suçlayamazsın değil mi? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تلومي شخصاً لتصرفه حسب طبيعته |
Seri suçların doğasına bakarsanız, kulüplerin daha fazla avcıyla dolu olmaması inanılmaz. | Open Subtitles | عندما تفكرين بطبيعة الجرائم المتسلسلة من المذهل عدم وجود المزيد من المفترسين في الملاهي |
Fakat niye insanın doğasına bakmadık? | Open Subtitles | ولكن لماذا لا نبحث في طبيعة الانسان؟ |
Başlangıçta, bu beklenmedik duygu doğasına hazırlıklı değildim. | Open Subtitles | في البداية، كنتُ غير متأهب لطبيعة المشاعر التي لا يمكن التنبؤ بها. |
Ve bu büyük bir ampütasyon yaratıyor, insan doğasına yüzeysel bir bakış. | TED | لقد نتج عن ذلك فصلاً تاماً، نظرة سطحية للطبيعة البشرية. |