| Doğru şeyi yaptığını söyledi. Bir elmanın iki yarısı gibisiniz ikiniz de. | Open Subtitles | أنكِ فعلتِ الشيء الصحيح متماثلتان، انتم الإثنان |
| Doğru şeyi yaptığını söyledi. Bir elmanın iki yarısı gibisiniz ikiniz de. | Open Subtitles | أنكِ فعلتِ الشيء الصحيح متماثلتان، انتم الإثنان |
| Bu şekilde yaşamak istemiyorsun. Hayatına devam ediyorsun. Doğru şeyi yaptığını söylemek için buradayım bu yüzden aynen devam et. | Open Subtitles | لا تريد العيش بتلك الطريقة ، عليك المضي قدماً أنا هنا لأخبرك ، أنت تفعل الصواب ، حافظ عليه فحسب |
| Beni ilgilendirmez, ama ilgilendirseydi Doğru şeyi yaptığını söylerdim. | Open Subtitles | ليس شأني ولو كان فعلاَ سأخبرك أنك تفعلين الصواب |
| Hayır, Doğru şeyi yaptığını düşünüyordun. | Open Subtitles | توقعت أنك تفعل الصواب |
| Kevin, Doğru şeyi yaptığını düşünmüş. | Open Subtitles | هي ظنت أنها كانت تفعل الصواب |
| Doğru şeyi yaptığını düşündüğünü biliyorum Gabriel. | Open Subtitles | (أعلم بأنكَ تعتقد بأنكَ تفعل الصواب يا (غابرييل |
| şey buna değerse... Doğru şeyi yaptığını düşünüyorum gerçekten mi? | Open Subtitles | أعني, من يفعل ذلك؟ ..مع كل مايتطلبه الأمر اعتقد انكِ تفعلين الصواب |
| Hayır. Doğru şeyi yaptığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | لا، بل لأقول لك أنّك تفعلين الصواب |