Yüzbaşı Jones doğru olduğuna inandığı bir bilgiye göre hareket ediyordu. | Open Subtitles | كان الكابتن جونز يتصرف بناءً على معلومات يعتقد أنها صحيحة |
Kimden aldığımı söyleyemem ama doğru olduğuna yemin edebilirim. | Open Subtitles | ستكون نهايتي. لا يمكنني أن أخبرك أين حصلت عليها، لكنني أعدك أنها صحيحة. |
Bunu söyleyemem ama bu bilginin doğru olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع القول، لكني واثقة من صحة المعلومات |
Bu adamın inandığı şey neyse, onun doğru olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | "أيًّا كان ما يؤمن به هذا الرجل فإنّه موقن بأنّه صحيح" |
Ne yaptıysam, doğru olduğuna inandığım için yaptım. | Open Subtitles | كل شيء فعلته فعلته لأنني إعتقدت بأنه الصواب. |
Sanırım doğru olduğuna inanmak istediğin için. | Open Subtitles | أختار أن أؤمن بأنه صواب كما أعتقد |
Gerçekten bunun doğru olduğuna inanıyor musun? | Open Subtitles | هل حقاً تحسبين أن تلك هي الحقيقة ؟ |
Yaptım, çünkü işimin bir parçasıydı ve bunun doğru olduğuna inanıyordum. | Open Subtitles | قمت بهذا لأنه كان جزءا من عملي و لأنني ظننت أن هذا هو الصواب |
Eğer aynı hikâyeyi anlatabilirsen doğru olduğuna inanabilirim. | Open Subtitles | لأنك إذا ما أخبرتني بنفس القصة التي أخبرني بها فقد أصدق أنها صحيحة |
Bilirsiniz, İncilde Musa hakkında bir hikaye vardır. doğru olduğuna inanın ya da inanmayın -- gerçekten benim için sorun değildi. | TED | تعلمون، هناك قصة في الكتاب المقدس حول موسى. سواء صدقتوا أنها صحيحة أم لا -- لا يهم الأمر بالنسبة لي. |
Annem her şeyin olmasının bir sebebi olduğunu söylüyor. - Bunun doğru olduğuna emin değilim. | Open Subtitles | أمي تقول أن هذه الامور تحدث لسبب ولكني لست متأكدة من صحة ذلك |
Annem her şeyin olmasının bir sebebi olduğunu söylüyor. Ama ben bunun doğru olduğuna emin değilim. | Open Subtitles | أمي تقول أن الأمور تحدث لسبب لكني لست متأكدة من صحة ذلك |
Amerikan vatandaşıyım, San Diego'da yaşıyorum, çocuklarım burada okula gitti, doğru olduğuna inandığım şeyi doğduğum ülkede yapmak isterdim. | Open Subtitles | أنا مواطن أمريكي، أقطن في (سان دييغو)، أبنائي يذهبون إلى المدرسة هنا. أرغب بأن أكون قادراً على فعل ما أعتقد بأنّه صحيح في موطِن ولادتي. |
Kate siyasi görüşlerimiz değişebilir ama doğru olduğuna inandığımız şeyi yapma ihtiyacımız asla değişmez. | Open Subtitles | (كيت) فكرنا السياسي يمكن أن يتغيّر ولكن حاجتنا لفعل ما نؤمن بأنه الصواب |
doğru olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد بأنه صواب فقط |
Ama doğru olduğuna yemin ederim. | Open Subtitles | أقسم لك أن تلك هي الحقيقة |
Şu anda bunu yapanlar, bunun doğru olduğuna inanlar, hepsi izliyor. | Open Subtitles | والان، كل هؤلاء الاشخاص الذين قاموا بفعل ذلك ويعتقدون ان هذا هو الصواب يشاهدونا |
Benim için neyin doğru olduğuna senin karar vermeni istiyorum! | Open Subtitles | أريدك ان تقرر ما هو الصالح لى |
Bırakın da neyin doğru olduğuna ben karar vereyim. | Open Subtitles | دعيني أقرر ما هو الصح في حياتي |
Partim ve ülkem için doğru olduğuna inandığım şeyleri yaptım. | Open Subtitles | لقد قمت بما أعتقد أنه صحيح لحزبي و بلادي. |
Bazen kendi çıkarlarımız için değil doğru olduğuna inandığımız şeyler için harekete geçeriz. | Open Subtitles | أحيانًا لا نتصرف من أجل أنفسنا، بل لأننا نؤمن بوضوح وبساطة، أنه الفعل الصحيح للقيام به. |
Ben bir tişört giyersem, doğru olduğuna inansanız iyi olur. | Open Subtitles | إذا قمت بارتداء قميص، من الأفضل لكم أن تصدقوا أن ذلك حقيقي |
Ablukayı yaramayacağımızı söylemiştin, ki bunun kısmen doğru olduğuna karar verdim. | Open Subtitles | انتِ قلتِ اننا حتى لا يمكننا المرور خلال الحصار وانا قررت ان هذا صحيح الى حد ما |
- doğru olduğuna inaniyorum Reilly bey? | Open Subtitles | - . نعم، أعتقد بأن هذا صحيح - سيد " رايلي " ؟ |