Ve, Nina'nın doğru söylediğini anlayana kadar bunu yapamam. | Open Subtitles | ولا يمكنني فعل ذلك إلا إذا اكتشفت إن كانت نينا تقول الحقيقة |
Poirot, doğru söylediğini bildiği için şanslısınız, bayan. | Open Subtitles | انت محظوظ ان بوارو يعلم انك تقول الحقيقة. |
Peki, ama o zamana kadar doğru söylediğini anlayamayacağım. | Open Subtitles | أجل , لكنّي لن أعرف حتّى الآن سواءاً كنت تقول الحقيقة أم لا |
Sorun ne? Doğru söylüyor ya da doğru söylediğini sanıyor. | Open Subtitles | هو يقول الحقيقة, أو على الأقل هو يظن بأنه يفعل. |
Hangisinin yalan, hangisinin doğru söylediğini bulmaya çalışın. | TED | لذلك حاولوا إخباري من الطفل الذي يكذب ومن الطفل الذي يقول الحقيقة. |
- Ama doğru söylediğini de sanmıyorum. | Open Subtitles | لم يبدُ وكأنه يكذب لكن لا أعتقد أنه كان يقول الحقيقة أيضاً |
Her şey çok kolay görünüyor. Kızın doğru söylediğini bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | كل شىء يبدو بالغ السهوله حتى لو تعلم أنها تقول الحقيقه |
Bu doğru söylediğini gösteriyor ama doğru söylemiyor bence. | Open Subtitles | التي من شأنها تشير إلى أنها تقول الحقيقة لكنها ليست كذلك |
doğru söylediğini ancak bize sakladığın insanların yerini söylersen anlarız. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة كي نعرف أنك تقول الحقيقة هي باخبارنا عن المكان الذي خبأت فيه هؤلاء الناس |
Justin kasetlerle ilgili detaya girmedi ama Bryce'a tecavüzcü dediğini ve Hannah'nın doğru söylediğini duydular. | Open Subtitles | حسناً، جاستين لم يتحدث عن الأشرطة بالتفصيل لا لكنهم سمعوه وهو ينعت برايس بالمغتصب وأن هانا كانت تقول الحقيقة |
doğru söylediğini düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أساسا أنك تقول الحقيقة |
Joyce'un doğru söylediğini mi düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تظن ان جويس كان تقول الحقيقة ؟ |
doğru söylediğini varsayarsak, White ya SIM kartlarını buldu ya da paniğe kapıldı ve ötmeye başlamadan onu ortadan kaldırmaya kalkıştı. | Open Subtitles | على فرض أنها تقول الحقيقة إما أن " وايت " وجد الشرائح أو أصيب بالذعر وحاول قتلها |
doğru söylediğini farz edelim. | Open Subtitles | لنفترض أنك تقول الحقيقة |
Yalan makinesi doğru söylediğini gösteriyor. | Open Subtitles | الفحص يؤكد أنها تقول الحقيقة |
Vücut dili ve konuşması doğru söylediğini gösterdi, ama bir şey gizliyordu. | Open Subtitles | لغة الجسد و علم اللغات جعلتني أعتقد بأنه يقول الحقيقة لكنه كان يتمسك بشئ في المقابل |
Tamam, o halde tartışmak adına, Tommy'nin doğru söylediğini farz edelim. | Open Subtitles | حسن, لنقل فحسب لغرض الجدال, حسناً؟ أن (تومي) كان يقول الحقيقة |
doğru söylediğini duymalıyım, bir kere. | Open Subtitles | أحتاج لسماعه يقول الحقيقة مرّة واحدة. |
Toph, kimin yalan söylediğini anlayamıyor çünkü ikisi de doğru söylediğini sanıyor. | Open Subtitles | كلا ، هذا غير صحيح تــوف ) لا تستطيع معرفة الكاذب ) لأن كلاهما يظن أنه يقول الحقيقة |
Mercer'ın doğru söylediğini ve güvenilir olmadığını farz edeceğiz. | Open Subtitles | نحن بطريقنا لنفترض أنّ (ميرسر) يقول الحقيقة وأنّه لا يمكننا الوثوق به |
Gördüğün üzere yalan söylediğini de doğru söylediğini de anlayabiliyorum. | Open Subtitles | استطيع ان اخبرك من نبرة صوتك انك تقول الحقيقه الان |