doğru zamanda doğru argümanı sunan taraf kazanır mı sanıyorsun? | Open Subtitles | وأن من لديه الحقيقة الصائبة في الوقت المناسب سيفوز ؟ |
Meraktan soruyorum. Aile dostu mu yoksa doğru yerde, doğru zamanda mı? | Open Subtitles | من باب الفضول, أهو صديق للعائله ام الوقت المناسب بالمكان المناسب ؟ |
Çünkü doğru zamanda, doğru yerde bir karar aldığınızda, Tanrı, evren sizin için gerçekleştiriyor. | TED | لأنه ، عندما تتخذ قرارا في الوقت المناسب و الزمان المناسب، يا إلهي ، فإن الكون يجعل هذا القرار يتحقق لك. |
Belki siz doğru zamanda doğru yerde "Yeter artık" diyecek insanlarsınızdır. | Open Subtitles | ربما أنتم الأشخاص المناسبين بالوقت المناسب وحان الوقت تقولون كفى عبثاً. |
İşin doğrusu, koklear implant olmadan da piyano çalabilirsiniz. Çünkü tek yapmanız gereken doğru zamanda doğru tuşa basmak. | TED | في الحقيقة يمكنك أن تعزف على البيانو من دون زرع القوقعة، لأن كل ما عليك فعله هو الضغط على المفاتيح في الوقت المناسب. |
Bana göre ise, fotoğrafçılık doğru zamanda doğru yerde olmaktan daha fazlasıydı. | TED | لذلك بالنسبة لي التصوير كان يعتمد أكثر على التواجد في المكان المناسب في الوقت المناسب |
İşin asıl zor olan tarafı, doğru zamanda doğru yerde olabilmek. Bunun dışında oldukça sade ve kolay bir teknik. | TED | نصف التحديد يكمُن في الوصول ,ان تكون في المكان المناسب في الوقت المناسب لكن هناك تقنية بسيطة و سهلة |
Kapkaranlık, ışıklarını doğru zamanda açıyor. | TED | ظلمة الأسود الداكن، إشعال الأضواء في الوقت المناسب. |
Gerçekten can alıcı kareler yakalayabilmek için, Doğru yerde doğru zamanda bulunmalısınız. | TED | للحصول فعلاّ على اللقطات المربحة، فهذا يستلزم التواجد في المكان المناسب في الوقت المناسب. |
doğru zamanda, doğru ellere, doğru görüntüleri vererek, tam bir etki yaratabiliriz. | TED | من خلال وضع الصور الصحيحة في الأيادي الصحيحة وفي الوقت المناسب, يمكننا حقا أن نخلق التأثير. |
En büyük sorun veri, enformatik, çünkü bu insanlar doğru veriyi, doğru zamanda almak zorunda. | TED | المشكلة الكبرى هي البيانات، المعلوماتية، لأن هؤلاء الأشخاص بحاجة إلى الحصول على البيانات الصحيحة في الوقت المناسب. |
Bu da bize bireyleri doğru zamanda, doğru çözümler ile hedef alabilme imkânı sunuyor. | TED | وهذا يتيح لنا استهداف أفراد معينين مستخدمين العلاج الصحيح في الوقت المناسب |
doğru zamanda doğru müzik bizimle hücresel seviyede kaynaşır. | TED | الموسيقى المناسبة في الوقت المناسب تذوب فينا على مستوى الخلايا. |
Ve sonunda, doğru zamanda, doğru fikir. | TED | إنها أخيراً الفكرة الصائبة في الوقت المناسب. |
doğru zamanda, doğru gazı enjekte etmeniz için her türlü valf, düğme vb. şeyleri bulunuyor. | TED | وتوجد فيها جميع الصمامات والمقابض والأشياء التي تحتاج إلى القيام لحقن الغازات المناسبة في الوقت المناسب. |
Bebekler için aşılarının doğru zamanda yaptırılması çok önemlidir. | Open Subtitles | مهم جداً للأطفال أن تتأكدوا من حصولهم على التطعيم في الوقت المناسب |
Belki siz doğru zamanda doğru yerde "Yeter artık" diyecek insanlarsınızdır. | Open Subtitles | ربما أنتم الأشخاص المناسبين بالوقت المناسب وحان الوقت تقولون كفى عبثاً. |
Tam da doğru zamanda mesajına kulak verilmeye hazır olunduğu anda. | Open Subtitles | وفي اللحظة المناسبة تماماً, حين يكون المرء جاهزاً للإصغاء إلى رسالته. |
Bir bakıma, doğru zamanda doğru fikirdi. | TED | فقد كانت هذه الفكرة الصحيحة في الوقت الصحيح |
Bunları doğru zamanda doğru yere koy, herşey çorap söküğü gibi gelir. | Open Subtitles | ووضعت هذه الاشياء في المكان والوقت المناسب كل شيء جيد الى الان |
- Bay Orlov. Hep doğru zamanda yanlış yerde oluyorsunuz. | Open Subtitles | السيد اورلوف دائماً فى المكان الخطا فى التوقيت الصحيح |
Evet, bendim. Onun hayatını ben kurtardım. doğru zamanda doğru yerdeydim. | Open Subtitles | لقد كان أنا لقد أنقذت حياتها في المكان المناسب والوقت المناسب |
Sanırım doğru zamanda doğru bir bina. | Open Subtitles | يبدو أنّه العقّار المناسب بالوقت المناسب |