| Bu defaki amaç Doğu Cephesi'nin ihtiyacı olan kışlık giysi tedarikiydi. | Open Subtitles | هذا المشهد من دعاية لجمع ملابس شتوية لصالح جنود الجبهة الشرقية |
| Ne var ki Doğu Cephesi'nde, tamamiyle farklı bir durum sözkonusuydu. | Open Subtitles | لكن على الجبهة الشرقية كان الأمر مختلف تماماً |
| Öyle görünüyor ki burada Doğu Cephesi'nden daha fazla Alman askeri ve silahı varmış. | Open Subtitles | يبدو أن الألمان لديهم رجال و أسلحة أكثر هناك من رجالهم عند الجبهة الشرقية |
| Bu hikaye, tüm Doğu Cephesi boyunca ezici bir galibiyet muhteşem bir zafer öyküsü olarak beş yıl önce, savaşın ilk fitilinin ateşlendiği unutulmuş bir şehrin yakınlarında yazılmıştı: | Open Subtitles | لقد كانت قصة بطولية من النجاح الساحق كتبت فصولها فى كل مكان على طول الجبهة الشرقية بأستثناء مدينة منسية، حيث بدأت الحرب منذ خمس سنوات |
| Fakat Doğu Cephesi'nin gerisini korumak için savaşma arzusundaydı. | Open Subtitles | ... لكنهم كانوا مستعدين لمواصلة القتال لتغطية مؤخرة الجبهة الشرقية ... |
| Auschwitz onlar için sadece bir kazanç kapısı değildi aynı zamanda, silah arkadaşlarıyla birlikte Doğu Cephesi'nde Kızıl Ordu'ya karşı savaşmaktan çok daha rahat bir yerdi. | Open Subtitles | آوشفيتس" لم تكن فقط مكاناً مُربحاً لهم" بل أيضا إلى حدّ كبير أكثر راحة من القتال مع رفاقهم ضدّ الجيش الأحمر على الجبهة الشرقية |
| Doğu Cephesi Timsah Kampı | Open Subtitles | على الجبهة الشرقية "مخيم كايمان" |
| Doğu Cephesi'nde. | Open Subtitles | الجبهة الشرقية |