Ve tüm işaretler en yüksek doğurganlık için bu geceyi gösteriyormuş. | Open Subtitles | وتشير كل الدلائل إلى أن أقصى خصوبة ستكون هذه الليلة تحديداً |
doğurganlık testi yaptırmam gerek. | Open Subtitles | أواجه بعض الصعوبات أظنني أحتاج لاختبار خصوبة |
Hamile kalamıyorum. doğurganlık testi yaptırdım zaten. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أحمل كما أنني أجريت اختبار خصوبة |
Ayrıca, Samuel bana, kurutulmuş gergedan penisinden yapılmış bir doğurganlık kolyesi verdi. | Open Subtitles | وقد أعطاني ساميول عقداً أفريقياً للخصوبة مصنوع من جزء وحيد قرن مجفف |
Florence doğurganlık hapları alıyordu sonunda Nathan'la vurgunu vurdular. | Open Subtitles | نعم, فلوراس كانت تأخذ حبوب للخصوبة وهى وناثين كانا محظوظين |
Eğer doğurganlık ayinim başarısızlığa uğrarsa, bu şov zaten sona erer. | Open Subtitles | إذا طقوس الخصوبة بلدي فشل المعرض أكثر من على أي حال. |
Lütfen bana elleri doğurganlık jeline bulamadığını söyle. | Open Subtitles | رجاءاً، أخبرني أن يدك لم تكن منقوعة في هلام تخصيب مروع. |
"Genel arama, insan doğurganlık istatistikleri"ni dene. | Open Subtitles | لنجر بحثا عاما حول : إحصائيات الإنجاب البشرية |
Senin de görebildiğin gibi doğurganlık direkt olarak olgunluğa bağlı: | Open Subtitles | التخصيب مربوط مباشرة بالنضوج كما تستطيع أن ترى |
Eğer kızla birlikte olmak istemiyorsa doğurganlık hapını temin etmesi için kıza yardım eden kim? | Open Subtitles | من يساعد صديقته لتمتلك حبوب خصوبة لو كان لا يخطط ليكون معها ؟ |
Demek istediğim, benim için, bunun olmasını sağlayan bir doğurganlık büyüsü yaptı. | Open Subtitles | أقامت تعويذة خصوبة لى والتي جعلت حملي ممكن |
20'lerde bir putperest doğurganlık mezhebine başkanlık etmiş. | Open Subtitles | ،وفي العشرينات إستضاف طائفة خصوبة وثنية |
Ondan doğurganlık büyüsü yapmasını istedim. | Open Subtitles | طلبتُ منها أن تصنع لي سحر خصوبة. |
Orada doğurganlık uzmanı olarak çalışıyor | Open Subtitles | إنها أخصائية خصوبة هناك |
Açıkça belli ki ailendeki doğurganlık seviyesi pek iyi değil. | Open Subtitles | خصوبة عائلتك ضعيفة |
Numaranızı Yazarlar Derneği sağlık kitabından buldum. doğurganlık başlığından. | Open Subtitles | لدي هذا الرقم مُسجل تحت عيادة للخصوبة في دليل الكُتّاب للصحة |
Yaz Adaları'nda 16 memesi olan bir doğurganlık tanrısına taparlar. | Open Subtitles | في جزر الصيف, إنهم يبعدون آلهة للخصوبة تملك ستة عشر ثديًا. |
Her şeyden önce kral ve kraliçenin konutlarına doğurganlık için muskalar koymalıyız. | Open Subtitles | أولاً، علينا أن نضع تعويذة مناسبة للخصوبة في غرفة الملك والملكة |
doğurganlık ve kadın başına doğurganlık sayılarını buldum. | TED | فوجدت الخصوبة عند الولادة، ونظرت إلى معدل الخصوبة الإجمالي لكل امرأة. |
İlk doğurganlık ilaçlarından birinin Katolik rahibelerin çişinden yapıldığını ve işin içinde Papa'nın da olduğunu biliyor muydunuz? | TED | هل تعلمون أن أحد أول أدوية الخصوبة صُنع من بول الراهبات الكاثوليك، وحتى البابا ضمنهم؟ |
Bu doğurganlık suçu. | Open Subtitles | هناك فرصة كبيرة هذه جريمة تخصيب |
Bu kadın, yüksek doğurganlık oranları olan bir aileden geliyor ama kendisi, başına gelen talihsiz bir olay yüzünden kısır. | Open Subtitles | تنحدر هذه المرأة من عائلة معتادة على إنجاب الكثيرين لكن لها حظ عاثر فهي لا تستطيع الإنجاب |
Bütün doğurganlık çakralarımızı açması gerekiyor. | Open Subtitles | لماذا نشربُ هذا؟ إنه لمن المفترض أن يقوم بتنشيط جميع قنوات التخصيب بأجسامنا |
Hamile kalmakta zorluk çekince doğurganlık ilaçları aldım. | Open Subtitles | لقد تعاطيت بعض عقاقير الإخصاب عندما واجهنا مشاكل في التلقيح |