- Dodo kuşu vardı yelek gitmiş bir tavşan ve bir de gülen bir kedi vardı. | Open Subtitles | هناك طائر دودو ،وأرنب ذو صديرية وقط مبتسم |
Kennedy'yi, Lincoln'ı ve son Dodo kuşunu da ben öldürdüm. | Open Subtitles | وقتلت كيندي ولينكن أيضاً وآخر طير من نوع دودو |
Bir Dodo gibi yürüyor ve bir Dodo gibi bağırıyor... | Open Subtitles | اذا كان هذا مثل دودو فانه سيكون كدودو... |
Dodo yemek zamanını herkes için çekilmez yapmıştı. | Open Subtitles | "دودو " يجعل وجبة الغداء غير سارة للجميع |
Mauritius adası Hint Okyanu'sunda, Madagaskar'in doğu kıyısı açıklarında bir ada ve aynı zamanda Dodo kuşunun hem keşfedildiği, hem de 150 yıl içinde soyunun tüketildiği yer. | TED | و موريشيوس عبارة عن جزيرة صغيرة قبالة الساحل الشرقي لمدغشقر في المحيط الهندي, و هي المكان الذي أكتشف و انقرض به طائر الدودو كليًا خلال 150 عامًا. |
Dodo' yu çalan gerizekalı sen misin? | Open Subtitles | - ليست هذه شطارة ان تتبعوا دودي . |
Dodo ise bazen iyi biri olmuyordu. | Open Subtitles | "دودو " أحياناً لا يكون شاباً صالحاً ببساطة |
Çünkü, yaşayan bir Dodo'dan geriye derisi veya tüyü kalmadı. | Open Subtitles | لأنه لم ينجو فعلياً جلد أو ريش لأي "دودو" |
Ama o, yaşayan bir Dodo görmemişti... ve denizciler tarafından anlatılanları hayali olarak resmetmişti. | Open Subtitles | لكنه لم يرى أبداً "دودو" حي! فإستند في تصوره على تقارير للبحارة |
Ancak, kendimi yüzey yapısını anlayabilecek kadar çok Dodo iskeleti fotoğrafına bakmış gibi hissediyordum. Yani, o kadar da zor olamazdı. | TED | لكني شعرت بأني قد نظرت لصور جماجم دودو بما فيه الكفاية حتى أتمكن فعليًا من من فهم أبعادها وإحداثياتها و بالتالي نسخها وتقليدها -- و هذا ليس بالشيء الصعب. |
- Oh, tanrım. - Bir canavar! Bir canavar, Dodo! | Open Subtitles | يا إلهي وحش، وحش، دودو |
Dodo gelmek zorunda olduğumu söyledi. | Open Subtitles | قالت "دودو" أنه كان يجب أن آتي |
Dodo, bunu nasıl yapabilirsin? | Open Subtitles | كيف بإمكانك فعل هذا بي يا "دودو"؟ |
Hadi Dodo. | Open Subtitles | هيّا يا دودو تعالي معي |
Biz hapisteyken iki tane Kemal tanırdık. Biri "Mustafa Kemal" öteki "Dodo Kemal". | Open Subtitles | في السجن، كنا نعرف شخصين بإسم كمال مصطفى كمال (مؤسس الجمهورية) و دودو كمال |
- Ve bir Dodo gibi tırmalıyor. | Open Subtitles | لنفسه, وقد يكون مثل دودو. |
"Do-Good and Dodo" yu hatırladınız mı? | Open Subtitles | تتذكرون " دوجود " و " دودو " ؟ |
Şu Dodo denen adam peşine birilerini takıp, seni öldürteceğini söylememiş miydi? | Open Subtitles | ألم يقل ذلك الرجل (دودو) أنه سيلاحقك ليقتلك؟ |
Doug muhtemelen tarih öncesinden bir Dodo kuşu görüp onu Sandusky'ye kadar takip etmiştir. | Open Subtitles | ربما رصد (دوغ) بعض طيور (دودو) من عصور ما قبل التاريخ (و لَحِق بها إلى (ساندسكاي |
Herkes bu arkeolojik buluş için çok heyecanlanmıştı zira sonunda bütün bir Dodo iskeletini birleştirebilme ihtimalleri vardı. | TED | تحمس الجميع لهذا الكشف الأثري, لأنه أخيرًا أصبح بالأمكان تشكيل هيكل كامل لطائر الدودو. |