| - Hayır, efendim, saçıma dokunmayacaksın. - Ponyboy, yine uzayacak be, oğlum. | Open Subtitles | لا, لا لن تلمس شعري بوني بوي, سينمو مره اخرى يا رجل |
| Ben kullanırken asla direksiyona dokunmayacaksın! Duyuyor musun? | Open Subtitles | لا تلمس أبداً عجلة القيادة حينما أقود مفهوم؟ |
| Pekala. Ama sadece bir gece için ve barın arkasındaki hiçbir şeye dokunmayacaksın. | Open Subtitles | لكن فقط لليلة واحدة , ولا تلمس أي شئ خلف البار |
| dokunmayacaksın, koklamayacaksın üstünde oyun kağıtlarını kullanmayacaksın ve sorgulamak için ödünç almayacaksın. | Open Subtitles | أنتَ لن تلمسه أو تشمّه أو تضع ورق اللعب عليه، أو تستعيره لإستجوابه |
| Bana dokunmayacaksın ve kesinlikle ısırmayacaksın. | Open Subtitles | لا تلمسني والأكثر من ذلك أن لا تعضني |
| Bana yemin et, ona asla dokunmayacaksın. | Open Subtitles | اُقسم لي بأنّك لن تلمسها أبداً |
| Sen Dylan'ın odasındaki eşyalara dokunmayacaksın. | Open Subtitles | لا تلمسي الأشياء التي بحجرة ديلن |
| Onu görmeyeceksin, dokunmayacaksın, duymayacaksın. | Open Subtitles | أنت لن ترى النجمة أو تلمسيها أو تشميها أو تسمعيها |
| Eğer Bilgisayarı tekrar görmek istiyorsan bu odadaki hiçbir şeye dokunmayacaksın. | Open Subtitles | أذا ما أردت رؤية التداخل مرة آخرى لن تلمس اى شيء فى تلك الغرفة |
| Ve asla ama asla benim eşyalarıma dokunmayacaksın özellikle buradaki eşyalarıma. | Open Subtitles | ولا تلمس أي غرضاً لي إطلاقاً وخصوصاً هذا الغرض هنا |
| Memnuniyetle bakarız. Onu öldürüyorsun. Kenarlara dokunmayacaksın. | Open Subtitles | أنت تقتله، لا يفترض بك أن تلمس الجانبين. |
| Yemek de dahil olmak üzere sana ait olmayan hiçbir şeye dokunmayacaksın ve bakmayacaksın. | Open Subtitles | ؟ لا تنظر أو تلمس أيّ شئ لا يرجع لك متضمناً الطعام |
| Bundan sonra silahıma dokunmayacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | من الان وصاعدا لا تلمس سلاحي مرة اخرى اتفقنا ؟ |
| Şimdiye dek yaptığımız testlerin verilerini okumadan önce hiçbir şeye dokunmayacaksın. | Open Subtitles | حتى تقرأ كل البيانات عن جميع الاختبارات التي قمنا بها، لن تلمس شيئا. |
| Sadece kurt adam. O ormanda başka hiçbir şeye dokunmayacaksın. | Open Subtitles | المُستذئبُ فقط يا شاو لا تلمس أيّ شئ آخر في الغابه |
| Şu köpeğe bir daha asla dokunmayacaksın! | Open Subtitles | ! لا تلمس هذا الكلب مجدداً إذهب الآن لكي تحصل على قيلولتك |
| Bana bir söz ver. Asla silaha dokunmayacaksın. Söz mü? | Open Subtitles | عدني بألاّ تلمس هذا المسدس أبداً |
| Quintus Bubo, bir suç işlememiş. Ona dokunmayacaksın. | Open Subtitles | . كوينتيس بوبو " لم يسئ لأحد لن تلمسه " |
| Eldivenlerinle dokunmayacaksın. Sadece engelle. | Open Subtitles | لا تلمسه بقفازاتك فقط قم بصده |
| Ayaklarıma dokunmayacaksın. | Open Subtitles | لا أريدك ان تلمسني |
| Frollo, ona dokunmayacaksın! | Open Subtitles | فرولو انت لن تلمسها |
| Kafama falan dokunmayacaksın kızım. | Open Subtitles | لن تلمسي رأسي يافتاه |
| O gidecek. - Sen de ona dokunmayacaksın. | Open Subtitles | نعم،هي سوف تعيش أنت لن تلمسيها |
| Hayır, bak, bana dokunmayacaksın. | Open Subtitles | لا، لا لن تلمسوني |