dokunmuş olduğu "Rahatsız etmeyin" uyarısında kısmî parmak izi bulduk. | Open Subtitles | قمّنا بمسح كافة المكان ليس هناك أشارة بأنّها لمست شيء |
Bir şeye dokunmuş olmalıyım. Evet, silaha. | Open Subtitles | لا أعرف كيف وصل إلى هناك ربما لمست شيئاً |
Doğayı anlamaya başladığımızda, kendimize dair en derin, en önemli parçaya dokunmuş oluruz. | TED | عندما نأتي إلى فهم الطبيعة، نحن لمس أجزاء عميقة ومهمة في ذواتنا . |
Size bazı sorular sormam lazım. Kurbanı bulduktan sonra ona dokunmuş olma ihtimaliniz var mı? | Open Subtitles | عَمِلَ أنت، إذا أمكن، لمس الضحيّة بعد أن وَجدتْها؟ |
Katilin dokunmuş olabileceği diğer şeylerle birlikte bunu laboratuara götürüyorum. | Open Subtitles | لنأخذ هذا إلى المعمل إضافةً إلى كل شيء لمسه القاتل |
O geceden önce birçok insan o bıçağa dokunmuş olabilir. | Open Subtitles | كان يمكن أن يتم لمسها من أي عدد من الناس الأخرون |
Tahmine, elinde kardeşinin dokunmuş olduğu her hangi bir şey var mı? Şey... Doğum günümde vermişti bunu bana. | Open Subtitles | تامينا، ألديك أي شيء قام أخيك بلمسه ؟ أعطاني هذه بمناسبة عيد ميلادي |
Paul, sonradan plaja götürülecek bir şişeye dokunmuş. | Open Subtitles | مَسَّ بول قنينة الشمبانيا الذي يَصِلُ إلى الشاطئِ. |
Dünyadan bıkmış yüreğime dokunmuş ve aramızdaki yaş farkını yok etmişti. | Open Subtitles | بحيث لامست قلبي الذي أنهكه العالم و مسحت جدار فارق العمر الذي يفصل بيننا |
Anlaşılan, kaçmadan önce Eileen boynuna dokunmuş. | Open Subtitles | على ما يبدو آيلين لمسته على الرقبة قبل أن يهرب |
Eğer kızıma dokunmuş olsaydım, şimdi burada olmazdım değil mi? | Open Subtitles | لو أننى لمست ابنتى ، لم أكن لآتى إلى هنا أليس كذلك ؟ |
Bu katil kadın demek değildir ki, sadece kadının biri mermiye dokunmuş da olabilir. | Open Subtitles | هذا لا يعني أن القاتل أنثى، ولكن يعني أن هناك أنثى لمست الرصاصة |
Oradayken bir şeye dokunmuş olabileceğini fark ettiniz mi? | Open Subtitles | هل تعرف إذا لمست أي شيء عندما كانت هناك؟ |
Sanki elleri dokunmuş ve dokunulmuş bir kadın gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأني أنظر بعينيّ امرأة لمست وتم لمسها |
Bir şey onlara dokunmuş olmalı basit bir şey, | Open Subtitles | شيئاً ما قد يكون لمس احد منهم ،شيئاً بسيط |
Evet, adam dokunmuş olsa bile parmak izleri çoktan kaybolmuştur. | Open Subtitles | أجل أراهم هنا لو أنه لمس ذلك الرف ستكون البصمات مختفية الآن |
Bu dosyaya buradan birinin dokunmuş olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لأنني أعتقد أن شخص ما هنا ربما لمس هذا الملف |
O torbaya ölümcül bir silaha dönüşmeden önce dokunmuş olabilir. | Open Subtitles | -ممكن أن يكون لمسه من قبل لقد كان سلاح الجريمه |
Alison'ın en çok korktuğu kişiye aranızdan birisi dokunmuş. | Open Subtitles | واحده منكن تم لمسها من الشخص الأكثر خوفاً لأليسون |
Zack dokunmuş. | Open Subtitles | زاك) قام بلمسه) |
Adam onun eşyalarına dokunmuş. | Open Subtitles | مَسَّ الرجلُ مادتُه. |
Platformun kuruluş şekline bakılırsa, Tonya'nın yağa dokunmuş olması mümkün değil. | Open Subtitles | بطريقة تركيب المنصة ربما " تانيا " لامست الشحوم " حسناً لقد إنتقل إلى " تانيا |
Oraya geldiğimde kapı açıktı ama dokunmuş olmalıyım. | Open Subtitles | كان الباب مفتوحاً عندما دخلتُ، لكن لابدّ أنّي لمسته. |
Daha yeni Tanrı'ya dokunmuş insanlara hamburgerden söz edemem! | Open Subtitles | علي التحدث مع الأشخاص الذين لمسوا وجه الإله عن الهمبرقر! |
Bırak kız pataklasın. En azından sana dokunmuş olur. | Open Subtitles | دعها تصفعك على الاقل ستلمسك |
Görünüşe göre kurumadan önce birisi ona dokunmuş. | Open Subtitles | يبدو أن أحدهم قام بلمس الجلد قبل أن تستخدم |