| Neden oyuğun ön tarafındaki kablo bobinleri, neredeyse tamamen dokunulmamış bir halde bulunuyorlar? | Open Subtitles | لماذا لم تمس بكرات السلك المواجهة لفتحة الدخول على الأطلاق؟ |
| Kayıp kızın odasına 5 yıldır hiç dokunulmamış ama yakın bir zamanda birkaç parça bir şeyin alındığı çok açık. | Open Subtitles | . حجرة الفتاة المفقودة لم تمس منذ خمس سنوات لكن من الواضح ان هناك بعض الأشياء . إزيلت من هنا مؤخراً |
| Pek keyfini çıkarmak da değil, çünkü bir tanesine neredeyse hiç dokunulmamış, ötekisi ise yarıya kadar bitirilmiş. | Open Subtitles | لكن ليس حقاً تتمتعون بهم لأن أحدهما بالكاد ملموس والآخر نصف منتهي |
| - Evet. - Para hala yazarkasada. Kasaya dokunulmamış. | Open Subtitles | النقود ما زالت في الخزنة ولم يتم المساس بها |
| Wraithler tarafından dokunulmamış olan bir tane bile bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف منهم من لم يمس من الريث. |
| Hiçbir şeye dokunulmamış. | Open Subtitles | لم يتم لمس أى شيىء كل شيىء كما وجدته |
| Başka bir şeye dokunulmamış. | Open Subtitles | لم يمسوا أي شيء آخر. |
| Böylece bu yerdeki 8,300 hektar dokunulmamış muhteşem bir alan boş kalacak. | Open Subtitles | و بهذا تترك مساحة ساحرة لم تمس قدرها 32 ميل مربع |
| dokunulmamış. | Open Subtitles | إنها سليمة، لم تمس أبداً |
| dokunulmamış. | Open Subtitles | إنها سليمة، لم تمس أبداً |
| Hayır Larry, o benim dokunulmamış vajinama Öfkeli | Open Subtitles | هذا سيكون عضوي التناسلي الغير ملموس شادواي .. |
| Ve yemimiz taze olmalı, insan eliyle dokunulmamış. | Open Subtitles | والكبش... ...يجب أن يكون طازجا غير ملموس من أيادي الإنسان. |
| Buraya hiç dokunulmamış. | Open Subtitles | هذا المكان يبدو غير ملموس |
| - Bodruma yıllardır dokunulmamış gibi. | Open Subtitles | القبو يبدو أنه لم يتم المساس به لسنين |
| Orası daha önce neredeyse hiç dokunulmamış bir petrol bölgesi. | Open Subtitles | هذا حقل نفط لم يتم المساس به |
| Demek istediğim, yiyeceklerin hiç birisine dokunulmamış. | Open Subtitles | اعنى ان الاكل لم يمس على الاطلاق |
| Hiçbir şeye dokunulmamış. Hepsi burada. | Open Subtitles | لم يمس شيء، كل شيء هنا |
| Hiçbir şeye dokunulmamış. Bulduğum gibi. | Open Subtitles | لم يتم لمس أى شيىء كل شيىء كما وجدته |
| Kasaya ve yazar kasaya dokunulmamış. | Open Subtitles | الخزانة والصراف لم يمسوا |
| Tele dokunulmamış. Mayınlara da öyle. | Open Subtitles | لم يلمسوا الاسلاك والعوازل سليمة |
| Öfke nedeniyle olsaydı, ...neden başı ve bacaklarına dokunulmamış. | Open Subtitles | لو كان هنالك غضب لماذا الرأس و الأرجل لم يمسها شيء؟ |
| Odada ki hiç bir değerli eşyaya dokunulmamış ve hiç bir maddi kazanç yok. | Open Subtitles | لم تلمس اى شىء ثمين فى الغرفة لا مكسب مادى |
| Hala kasenin içinde. Hiç dokunulmamış. | Open Subtitles | ما زالت بالطبق ويبدو أنها لم تُمس |