Ben sizin Kraliçenizim. Kralın tutuklanma ve yargılanma dokunulmazlığını paylaşıyorum. | Open Subtitles | أنا ملكتك وأشارك الملك الحصانة من التعرض للأعتقال والمحاكمة. |
Tabiki, oğlunun dokunulmazlığını da kaldırabilirsin... | Open Subtitles | بالطبع يمكنك أن تقرر أن ترفع الحصانة الدبلوماسية عن ابنك |
Kendi dokunulmazlığını korumak için bunu yapıyorsa kim bilir başka neler yapardı? | Open Subtitles | وإذا فعل هذا لحفظ حصانته فماذا غيرها أيضاً ؟ |
Biz konuşurken o dokunulmazlığını kaybediyor. | Open Subtitles | إنّه يخسر حصانته بينما نتحدّث. |
Artık bekleyip çocuğun dokunulmazlığını kalkıp kalkmayacağını göreceğiz. | Open Subtitles | و نحن سننتظر و نرى إذا كانوا سيرفعون حصانة الفتى |
Bizim yerimize vekillik eden Adaletsizlik Birliği sayesinde işlerimizi özgürce yapma dokunulmazlığını tekrar elde ettik. | Open Subtitles | , مع اتحاد الظلم خدمنا كوكلاء لنا نحن مرة اخرى احرار للعمل مع حصانة |
Bir milyar kişiyi feda ederek, insanoğlu dokunulmazlığını ve bu gezegenin sonsuz organizmaları arasında yaşama hakkını kazandı. | Open Subtitles | عبر ملايين ال اكتسب الانسان مناعته و حقه في الحياة وسط مختلف ال العضوية على هذا الكوكب |
Biz de sana yargıca vermek üzere bir tavsiye mektubu veririz, ...ki bu çok iyi, seni basından da uzak tutarız, ...dokunulmazlığını da alırsın. | Open Subtitles | سوف نقدم طلب مساعدة إلى القاضي، الذي يكون رائعاً، وسنبقيك بعيداً عن الصحافة، وتحصل على الحصانة. |
Şartlar ne olursa olsun, oğlumun dokunulmazlığını kaldırmayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أرفع الحصانة عن ابني تحت أي ظروف |
Fitz'in Kürkistan Başbakanı'nı arayıp, Lavich'in dokunulmazlığını kaldırmalarını istiyorsun. | Open Subtitles | تريدين من فيتز أن يتصل برئيس الوزراء في كركستان -ويطلب منه رفع الحصانة الديبلوماسية عن لافيتش. |
Alexander Lavich'in dokunulmazlığını kaldırtmak için gerekeni yapıyorum. | Open Subtitles | -أقوم بما علي القيام به لرفع الحصانة عن ألكسندر لافيتش. |
Şu bir gerçek ki, Walsh'a dokunulmazlığını veremezsiniz. | Open Subtitles | من الواضح أنه لا يسعكِ منح (وولش) الحصانة |
- Yunanistan diplomatik dokunulmazlığını yürürlükten kaldırdı. | Open Subtitles | (اليونان) أبطلت حصانته الدبلوماسية |
Sergei'in dokunulmazlığını kaldırın. | Open Subtitles | أوقف حصانته |
dokunulmazlığını veriyor. | Open Subtitles | ونوعًا ما ذلك يعطيه حصانة. |
Sana Kale'in dokunulmazlığını söyleyemezdim, biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف جيّدا أن لا أستطيع إخبارك بخصوص حصانة (كايل)... |
Bir milyar kişiyi feda ederek, insanoğlu dokunulmazlığını ve bu gezegenin sonsuz organizmaları arasında yaşama hakkını kazandı. | Open Subtitles | عبر بلايين السنين اكتسب الإنسان مناعته و حقه في الحياة وسط مختلف العضوية على هذا الكوكب |