| Sizce dolandırıcılıkla bir şekilde bağlantısı mı var? | Open Subtitles | هل تظن انها مرتبطة بعملية الاحتيال بطريقة ما |
| Danielle Marchetti'nin dolandırıcılıkla ilgisi olduğunu sana düşündüren ne? | Open Subtitles | ما الذي يجعلك تظنين أن دانييل ماركيتي لها يد بعملية الاحتيال ؟ |
| - Eğer onları dolandırıcılıkla itham etmek istiyorsan Danielle Marchetti'nin ifadesini almak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | اذا أردت أن تربطهم بعملية الاحتيال فيتوجّب عليك أن تستجوب دانييل ماركيتي |
| Sosyeteye ve ailemize dolandırıcılıkla giren biri için uygun son ne olmalı? | Open Subtitles | ولكن ماهي النهايه المُناسبه لشخص ما ولاتى شقت طريقها بالإحتيال لمجتمع ولحياة عائلتنا؟ |
| Uzun zamandır dolandırıcılıkla uğraşıyorum. | Open Subtitles | لقد كنت أقوم بالإحتيال طوال الوقت |
| Eğer burada bırakırsak, heykelin gerçekten ağlamadığını öğrenecekler ve Rahip Paul'u dolandırıcılıkla suçlayacak. | Open Subtitles | اذا تركناه هنا سيكتشفون بأن التمثال لم يبك حقا ويلومون الاب بول بالاحتيال |
| - Ne? ! Bu dolandırıcılıkla bir ilgin olmadığını biliyor. | Open Subtitles | انها تعلم أن لا علاقة لك بالاحتيال |
| Bay Hüseyin Sabzian, dolandırıcılıkla ve dolandırıcılığa teşebbüsle suçlanıyorsunuz. | Open Subtitles | السيدحسين"سابزيان"،أنتمتهمبالاحتيال.. والشروع فى الاحتيال |
| Bu Tony'yi öldürdüğünü kanıtlamaz. En çok dolandırıcılıkla suçlayabiliriz. | Open Subtitles | هذا لايعني انه قتل "توني", اكثر ما يمكننا* *فعله هو توجيه تهمه الاحتيال له |
| Meclise dolandırıcılıkla gelmiştir. | Open Subtitles | لقد وصل إلى مقعده هنا بالإحتيال! |
| Seni dolandırıcılıkla itham edebilirler. | Open Subtitles | كان بوسعهم اتهامك بالإحتيال |
| Bunun dolandırıcılıkla alakası yok. | Open Subtitles | هذا ليس له علاقة بالاحتيال |