| Bir erkek dostlarına ayak uyduramıyorsa belki de farklı bir davulcuyu dinlediği içindir. | Open Subtitles | إذا كان الرجل لا يواكب أصدقائه ربما لأنه يسمع قارعاً آخر للطبول |
| Senin gibi bir adam bile dostlarına ihtiyaç duyduğunu kabul eder. | Open Subtitles | يتطلب رجلاً عظيماً ليقر أنه يحتاج إلى أصدقائه |
| Bunu dostlarına açıkla belki bir gün... onlar da bir pilice kancayı takarlar. | Open Subtitles | ,أشرح ذلك لأصدقائك ..و ربما في يوم من الأيام سيتمكنون من الإيقاع بفتاة ما |
| Eğer komünist dostlarına benden, iyi bahsedersen ve Hoffmann'ı burada vurmazsan, bildiklerimi anlatırım. | Open Subtitles | إذا تحدثت عني جيداً إلى اصدقائك الشيوعين ووعد بعدم اطلاق النار على هوفمان في الفندق , سأقول لكم ما اعرفه |
| Karura'nın yüzlerce parselini arkadaşlarına ve dostlarına bölüştürdü, sattı ve hediye ettiler. | TED | قاموا بتقسيمها إلى مئات القطع وبيعها او إهدائها إلى أصدقائهم وأقربائهم. |
| Yeni tablosunu dostlarına göstereceği bir parti veriyor sen de mutlaka gelmelisin. | Open Subtitles | سيكون عنده أصدقاءه المقربين ليريهم لوحاته الجديدة |
| Kahretsin. Tüm dostlarına böyle mi davranıyorsun? | Open Subtitles | اللعنة، هذه الاولي، هل تعاملين كل أصدقائكِ بهذه الطريقة ؟ |
| dostlarına teslim olmalarını açıklamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تجعل أصدقاءك يستسلمّون. |
| Bak, eğer parayı bulursan bundan dostlarına bahsetmeyi unutmayacaksın, değil mi? | Open Subtitles | إذا وجدت ذلك المال فلا تنسى أن تخبر رفاقك بمكانها , أليس كذلك ؟ |
| Senin gibi bir adam bile dostlarına ihtiyaç duyduğunu kabul eder. | Open Subtitles | يتطلب رجلاً عظيماً ليقر أنه يحتاج إلى أصدقائه |
| Ama bir din adamı olarak dostlarına ondan bahsetmek benim için hiç sorun değil. | Open Subtitles | ليس لدي أي مشكلة أن أخبر أصدقائه بكل شيء عنه |
| Küçük bir resmimi çekip, tüm zengin dostlarına gösterip böbürlenecek. | Open Subtitles | ليأخذ صورةً معي ويُري أصدقائه الأثرياء أنه يفعل خيراً |
| Neden buradaki dostlarına marifetlerini göstermiyorsun? | Open Subtitles | لذا لمَ لا تظهر لأصدقائك هنا معدنك الحقيقي؟ |
| O kasedi dostlarına dinletmemi istemediğine adım gibi eminim. | Open Subtitles | بالتأكيد لا تريدني أن أشغل هذا الشريط لأصدقائك |
| Barda eğlenen dostlarına birkaç hap mı taşıyordun? | Open Subtitles | كنت تنقل بعض الأقراص لأصدقائك من الحانة؟ |
| Eski dostlarına iyi davranmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكون أكثر لطفاً مع اصدقائك القدماء |
| Tüm dostlarına ana yolun açıldığını söyle. | Open Subtitles | اخبر اصدقائك ان الخط الاساسى مفتوح |
| Ama bugün, Marilyn ve Howard bu adımı atıyor ve biz dostlarına, birbirlerine inandıklarını, güvendiklerini ve sevdiklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | لكن اليوم مارلين وهاوارد يأخذان تلك القفزة ويخبرون ، أصدقائهم بأنهم فعلا بأن عندهم إيمان |
| Meksikalı dostlarına, burada daha fazla ekmek var diye bağırıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصيحون ليخبروا أصدقائهم المكسيكيين أنه يوجد مزيد من الطعام هنا |
| Clayton Sıçrayan dostlarına çocuklarımızı güvende tuttuğunu söylemiştir. | Open Subtitles | كليتون أخبر أصدقاءه القافزات بأنه حصل على أطفالنا |
| Şu anda sorgulamayı ben yönetiyorum. Ve eğer şimdi bizimle konuşursan dostlarına önce ben ulaşırım. | Open Subtitles | الآن أنا المسئولة، و إن تحدّثتِ إلينا الآن، سأتمكّن من الوصولِ إلى أصدقائكِ أوّلاً. |
| "dostlarına yakın ol," | Open Subtitles | أبق أصدقاءك قريبين, |
| Kedi dostlarına bundan bahsetme. Sürdürmem gereken bir ünüm var. | Open Subtitles | لا تخبر رفاقك القطط عن هذا لانه لدي سمعه لاحافظ عليها |
| dostlarına ihanet eden hainlere ne olur biliyorsun. | Open Subtitles | تعلم ما يحلّ بالجرذان التي تخون أصدقاءها |
| Bana önemli olanın sadece kazanmak olduğu ve dostlarına ne yaptığını umursamıyormuşsun gibi geldi. | Open Subtitles | يبدو أن كل ما يهمك هو الانتصار ولا يهمك ما ينتجه ذلك على أصدقائك |