| Bütün dostlarıyla ilişkisini kesip Melrose Park'a taşınmış. | Open Subtitles | قطع العلاقات مع كلّ أصدقائه وإنتقل إلى ميلروز بارك. |
| Hiçbir şey. Oynadık. dostlarıyla tanıştım. | Open Subtitles | لاشيء, لعبنا, قابلت أصدقائه, أخذت حمام بخارا |
| Bay Swearengen, bu adamın dostlarıyla birlikte kampa gelmesini nasıl yorumladı? | Open Subtitles | ماذا فهم من العودة للمخيم لذلك الرجل بين أصدقائه ؟ |
| Merriell, Sledge'in With the Old Breed: At Peleliu and Okinawa adlı kitabını okuyana kadar Denizci dostlarıyla 35 yıl boyunca hiç konuşmadı. | Open Subtitles | لم يتحدث (ميريل) مع رفاقه المارينز لأكثر من 35 عاماً حتى قرأ كتاب (سليدج)، "مع الرفاق في (بيليليو) و(أوكيناوا)" |
| Orada onun yüksek tabaka dostlarıyla tanışacağım. | Open Subtitles | سنقابل أناسا راقيين هناك أصدقاءه ، هل تفهم؟ |
| dostlarıyla iletişime geçemesin diye vericisini yaktık. | Open Subtitles | لقد قمنا بحرق أجهزة البث به حتى لا يستطيع الاتصال بأحد من أصدقائه |
| Onu düşündüğümde, dostlarıyla gülüşünü,... futbol oynayışını, kahvaltı edişini hatırlardım. | Open Subtitles | كلما فكرت فيه ، كنت أراه ... وهو يضحك مع أصدقائه ويلعب كرة القدم ويسخر من إفطاره |
| - Tanışmalarla başlayacağız. Wedd ile, Sonny'nin aile ve dostlarıyla. | Open Subtitles | كبدايه أخبرنا عن "ويدو" و عائلة "سوني" و أصدقائه |
| dostlarıyla birlikte kalabilsin diye yapıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نفعل هذا حتى يبقى هنا مع أصدقائه |
| Jim dostlarıyla sık görüşüyordu. | Open Subtitles | "جيم" غالبًا ما كان يقابل أصدقائه. |
| Şuan bütün eski arkadaşları ve matematikçi dostlarıyla bağlantısını koparmış durumda. | Open Subtitles | فقد الآن جميع اتصالاته مع أصدقائه القدامى وزملائه في الرياضيات. ومع ذلك، فإن إرث إنجازاته يدل على موقف (غويثينديك) |
| Ve hala dostlarıyla takılıyor. | Open Subtitles | ومازال يتسكع مع أصدقائه |
| - Town'da eskiden uyuşturucu aldığı yerdeki dostlarıyla görüştüğünü söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني أنه كان يقابل بعض أصدقائه القدامي من (كي تاون).. حيث كان يتعاطي في الماضي. |
| Tracy aptal dostlarıyla NBC için bir protesto düzenledi. | Open Subtitles | ترايسي) قام بتنظيم احتجاج) ضد (إن بي سي) مع أصدقائه البلهاء |
| Beni dostlarıyla tanıştırdı. | Open Subtitles | قام بتعريفي على أصدقائه. |
| Birkaç gün önce Ajan Gaad'a Beyaz Saray'dan bir telefon geldi, o günden beri CIA'den eski dostlarıyla bir gizli toplantıdan diğerine girip duruyor. | Open Subtitles | العميل (جاد) تلقّى مكالمة من البيت الأبيض منذ يومين، ومنذ تلك اللحظة كان يخرج، ويذهب إلى اجتماعات سرية مع أصدقائه القدامى في وكالة الاستخبارات المركزية |
| Tracy aptal dostlarıyla NBC için bir protesto düzenledi. | Open Subtitles | (ترايسي) نظم مظاهرة ضد (إن بي سي) مع رفاقه البلهاء |
| Capone bile dostlarıyla takılmak için bir gecesini ayırıyor. | Open Subtitles | حتى (آل كبون) يمضي السهرة مع رفاقه |
| dostlarıyla burada oturuyor, her şeyden çok sevdiği ve gurur duyuduğu ailesi hakkında hikayeler anlatıyor olacaktı. | Open Subtitles | كان يجلس مع أصدقاءه ويتبادلون الحكايات عن عائلته التي أحبها أكثر من أي شيء وكان فخوراً بها للغاية |
| Onu gören Warig'ler dostlarıyla birlikte geri dönecekler. | Open Subtitles | الوارنج) سيعود) ... مع أصدقاءه. |