"dua etmek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • للصلاة
        
    • لنصلي
        
    • لأصلي
        
    Mak'ın annnesi ve babası dua etmek için bir rahip ayarladılar. Open Subtitles أم ماك و والده رتبا لمجيء راهب للصلاة من أجل ماك.
    dua etmek için geç bir vakitte Schoenheim kilisesine giriyorum. Open Subtitles أنا أدخل كنيسة شوينهيم في وقت متأخر من الليل للصلاة من أجل الهداية
    Sana söz veriyorum, dua etmek için diz çöktüklerinde o büyük mabedin tamamını aşağılık başlarına yıkacağım! Open Subtitles ، وأنا أعدكِ أنه لحظة ركوعهم للصلاة سأسوى الصرح كله بالأرض . على رؤوسهم التى لا تساوى شيئاً
    Bir sabah, güneş doğduktan hemen sonra, Lord ve Leydi DuPont'un en güzel kızları Leydi Sheila kutsal azizine dua etmek için katedralin merdivenlerini çıktı. Open Subtitles صباح أحد الأيام، مباشرة بعد شروق شمس السيدة أورسولا، البنت الأكثر جمالا بنت اللورد والسيدة دوبون شقت طريقها صعودا للصلاة فى الكاتدرائيه إلى قديسها الموهوب
    Şu anı ona dua etmek için ayıralım sonrasında kendi hastalarımıza dönmek ve onlara tıpkı Jesse gibi özen ve dikkat göstermek zorundayız. Open Subtitles فلنعط أنفسنا لحظه ,لنصلي من أجله و بعدها علينا العوده الى مرضانا و نعطيهم نفس الرعايه و الاهتمام
    Henüz dua etmek için vaktim olmadı. Gerçi dün akşam birkaç kez "Tanrım!" diye bağırdım. Open Subtitles لم يكن لديّ وقت كافي لأصلي و أيضاً صرختُ " يا آلهي " عدة مرات في الليلة الماضية
    Bay ve Bayan Dubon'un en güzel kızları olan Bayan Ursula... kutsal azizine dua etmek için büyük katedralin basamaklarından çıktı." Open Subtitles السيدة أورسولا، البنت الأكثر جمالا بنت اللورد والسيدة دوبون شقت طريقها صعودا للصلاة فى الكاتدرائيه إلى قديسها الموهوب
    Burada herkes çiftçilik yapar ve dua etmek için kiliseye gider. Open Subtitles هنا الجميع يعمل في المزارع يذهبون للكنيسة للصلاة
    Cemaatimizdekiler, Ziyaretçilerin ruhlarına dua etmek için kendi ruhlarına harcadıklarından daha çok zaman harcıyor. Open Subtitles يقضي أفراد أبرشيتنا وقتاً للصلاة على أرواح الزائرين أكثر مما يقضونه للصلاة على أرواحهم
    Sen...evlat buraya ne gezmek ne de dua etmek için gelmişsin. Open Subtitles أنت... طفل ليس هنا لرؤية البصر و لا للصلاة
    dua etmek için atalarının mabedine gidecek. Open Subtitles كيرا سيذهب إلى مقبرة الأجداد للصلاة
    Yola çıkmadan önce dua etmek için düşüncelerimi topluyordum. Open Subtitles كنت أجمع أفكاري للصلاة قبل أن ننطلق
    Bazen duvarda dua etmek için mola verirdik. Open Subtitles أحياناً نتوقف عند الحائط للصلاة
    Küçük bir çan sallıyor ve ara sıra dua etmek için duruyor. Open Subtitles وترن الجرس وتتوقف للصلاة
    Bunlara dua etmek için ihtiyacım var. Open Subtitles و أنا أحتاجهم للصلاة
    Oraya sadece dua etmek için mi gidiyorsun? Open Subtitles تذهبين هناك للصلاة فقط؟
    Buraya dua etmek için gelirlermiş. Open Subtitles يجيئون هنا للصلاة
    her dua etmek için durduğunda, duana başlarken, kesin olarak Kabeye dönük olmalısın. Open Subtitles لإن فى كل مرة تتأهب فيها للصلاة (يجب أن تيمّم وجهك شطر (الكعبة) فى (مكّة
    Ölüme gidiyorsak canım, dua etmek için zamana ihtiyacımız var. Open Subtitles إذا نموت يا عزيزتي، أننا نريد وقت لنصلي.
    Biz böyle şeyler yapmayız. Buraya dua etmek için geldik. Open Subtitles نحن لا نفعل ذلك نحن هنا لنصلي
    Bu gece dua etmek için yalnız kalmak istiyorum. Open Subtitles أريد أن أبقى وحيدة الليلة لأصلي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more