"durağan" - Translation from Turkish to Arabic

    • مستقرة
        
    • ساكنة
        
    • ثابت
        
    • الثابتة
        
    • مستقره
        
    • جامد
        
    • ساكناً
        
    Ama dermal hücreler nispeten durağan olduklarından, boyanın büyük bölümü, kişinin yaşamı boyunca derinin derinliklerinde kalır. TED لكن بما أن الخلايا الجلدية مستقرة نسبياً فمعظم الحبر سيبقى عميقاً في الجلد طيلة عمر الشخص.
    Durumunun durağan olduğunu, iyi olacağını söylemiştiniz. Open Subtitles لكنك قلت أن حالته كانت مستقرة و أنه سيكون على ما يرام
    Birinci kural: Güç hiçbir zaman durağan değildir. TED القانون الأول: السلطة ليست ساكنة أبدًا.
    Seyahat eden dalgalarınız var fakat sonra da durağan dalgalarınız var. Open Subtitles لديكم موجات متحرّكة ومن ثَمّ لديكم موجات ساكنة
    Arka plan ışıması sadece normal spektral analiz altında görülebilmek için fazla durağan. TED إشعاع الخلفية بكل بساطة ثابت جدا لنكون قادرين على أن نرى في إطار التحليل الطيفي العادي.
    Size her şeyi hareket halinde öğreteceğim. Hiçbir şey durağan değil. Open Subtitles كل شيئ سأعلمكم إياه سيكون خلال تحرّككم لن يكون هناك شيئ ثابت.
    Ancak bilgisayarın tüm bu uygulamalar için aynı durağan fiziksel formu ve aynı durağan arayüz ögeleri bulunmaktadır. TED مع ذلك، لدى الحواسيب نفس الشكل المادي الثابت لجميع هذه التطبيقات المختلفة ونفس عناصر الواجهة الثابتة كذلك.
    Bıçak yarası. Beyin sarsıntısı. Durumu kritik ama durağan. Open Subtitles إصابات متعدده, إرتجاج في المخ حالتها حرجه ولكن مستقره
    Acil bir ameliyatın ardından hastanın durumu durağan. Open Subtitles بعد العملية المستعجلة،حالة المريض مستقرة
    Duygusal açıdan durağan ve her şeye karışıyorlar. Open Subtitles الرهينة ؟ في حالة مستقرة عاطفياً وعملياً
    Hayatım ilk defa bu kadar durağan bir hal aldı. Open Subtitles حياتي مستقرة بشكل غريب لأول مرة منذ بدأت
    Hayatım ilk defa bu kadar durağan bir hal aldı. Open Subtitles حياتي مستقرة بشكل غريب لأول مرة منذ الأزل
    Satürn'ün gizemli altıgen deseni altıgen bir durağan dalgadır. Open Subtitles أن هذا النمط السداسي الغامض على زحل هو موجة سداسية ساكنة
    Bilimcilere göre, madde her zaman, durağan ve tahmin edilebilir olandır. Open Subtitles بالنسبة للعلماء .. هذه المسألة يفكروا فيها كنوع من... أنها ساكنة و متنبأ بها.
    Bunlara durağan dalgalar diyoruz. Open Subtitles تسمّى موجاتٍ ساكنة
    Buluşmak biraz eski moda biliyorum, ama aramızda geçenler, ve Serena'nın babası da durağan biri değil... Open Subtitles انا اعلم انها طريقة قديمة ولكن مع تاريخنا معا .. ولم يكن لسيرينا والد ثابت
    Hiçbir şey durağan değil. Open Subtitles لا شيء ثابت. الهدف على هذه الخطوة.
    Ama evren durağan ve değişmez değildir. Open Subtitles لكن الكون غير ثابت ومتغير على الدوام
    Doktor durumunun durağan olduğunu söyledi. Open Subtitles الدكتور يقول ان حالتها مستقره
    Atomlar ve atomların içinde hareket edebileceği boşluk olmadan, dünya katı, durağan ve cansız bir yer olurdu. Open Subtitles بلا ذرات وفضاء خالي كي يتحركوا داخله سيكون العالم جامد وثابت وميت
    Dünyadaki enerji, büyüme ve dönüşümün temsilcisi olan Parvati olmadan Shiva bağımsız bir gözlemci olurdu ve dünya durağan kalırdı. TED فمن دون بارفاتي والتي هي مصدر الطاقة والنمو والتحول على الأرض، لأصبح شيفا منعزلاً، وبقي العالم ساكناً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more