| Bak, bir kadınla konuşacak durumda değilim. | Open Subtitles | إسمع, أنا لست في المزاج المناسب لأتحدث مع إمرأة, إتفقنا؟ |
| Bak, sana hiçbir söz verecek durumda değilim. | Open Subtitles | كما ترين، إنّي لست في موقف يخولني بوعدك بشيء. |
| Çıkacak durumda değilim. | Open Subtitles | أنا لست جاهزا للرحيل |
| Tartışacak durumda değilim. | Open Subtitles | أنا في وضع يسمح بالخلاف في الرأي بشقّ الأنفس. |
| Seninle kavga edecek durumda değilim. | Open Subtitles | . ليس لي رغبة في الشجار معك الآن |
| Danny, şu anda konuşacak durumda değilim. | Open Subtitles | -دانى , أنا لست بحالة تسمح لى بالكلام الأن |
| ikincisi... kurbağa bacağı yiyecek durumda değilim. | Open Subtitles | بعد التفكير مجدداً أنا لست فى مزاج جيد لسيقان الضفدع |
| Bilmem. Hiç eğitim yapacak durumda değilim. | Open Subtitles | لا أعرف لست في حال تسمح بالتدرب |
| Savaşacak durumda değilim. Ama belki bir şekilde yardım edebilirim. | Open Subtitles | أنا لست في حالة مناسبة للقتال و لكني قد أستطيع المساعدة بشيء ما |
| Suçluları yargılayabilecek bir durumda değilim. | Open Subtitles | أنا لست في وضع أستطيع فيه محاكمة المجرمين |
| Bir şey söyleyecek durumda değilim. Dene. | Open Subtitles | ـ أنني لستُ في وضع قول أيّ شيء ـ حاول |
| Çocuk yapabilecek durumda değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنفاق على طفل بما أجنيه من مال |
| Bak, bir kadınla konuşacak durumda değilim. | Open Subtitles | إسمع, أنا لست في المزاج المناسب لأتحدث مع إمرأة, إتفقنا؟ |
| - Seninle uğraşacak durumda değilim. | Open Subtitles | السير من العار؟ أنا لست في المزاج المناسب أبداً |
| Evet ama sana hiçbir söz verecek durumda değilim. | Open Subtitles | أجل، لكنّي لست في موقف يخوّلني لوعدك بشيء. |
| Bir şey söyleyecek durumda değilim. | Open Subtitles | لست في موقف يمكنني من قول أي شيء |
| Çıkacak durumda değilim. | Open Subtitles | ماذا ؟ أنا لست جاهزا للرحيل |
| Ben de teşkilatı tehlikeye atabilecek belirsiz bir operasyon için gitmene izin verecek durumda değilim. | Open Subtitles | وأنا ليس فى وضع يسمح لكى بهذا لكى تذهبى فى عمليه بامكانها تدمير الوكاله |
| Eğlenecek durumda değilim. | Open Subtitles | ليس لي رغبة في الأحتفال |
| Şu ara pek yatırım yapacak durumda değilim. | Open Subtitles | لست بحالة مناسبة للإستثمار حاليًا |
| Dedikodudan başka hiçbir işi olmayan... ..lezbiyen arkadaşlarını çekecek durumda değilim. | Open Subtitles | لست فى مزاج يسمح لى بلقاء صديقاتك السحاقيات بثرثرتهن الفارغة عن شاعرات (نيويورك) |
| Şuan komik değil, İyi bir durumda değilim. | Open Subtitles | انه ليس مضحك الان انا لست في حال جيد |
| Kart geçmiyor ve kasiyerle görüşecek durumda değilim. | Open Subtitles | إنها لا تسحب وأنا لست في حالة لرؤية الكاشير |
| Henüz Sophy'e teklifte bulunacak durumda değilim, ama doktorluğum biraz daha geliştiğinde rahat bir yuva sunabilirim. | Open Subtitles | لست في وضع يسمح لي بالتقدم لطلب يدها لكني سأفعل بأسرع مايمكن عندما تنمو عيادتي و أستطيع تحمل تكلفة منزل مريح |
| Bir şey söyleyecek durumda değilim. Dene. | Open Subtitles | ـ أنني لستُ في وضع قول أيّ شيء ـ حاول |
| Tatlım, aynı anda hem kendi evimi hem de seninkini idame ettirebilecek durumda değilim. | Open Subtitles | يا عزيزي، لا أستطيع الإنفاق على بيتي وبيتك في نفس الوقت |