Ve duvarın önünde yatarken kaybettiği kan yaklaşık yarım litre. | Open Subtitles | والدمّ فَقدَ بينما وَضْع ضدّ الحائط كَانَ تقريباً نِصْف اللترِ. |
Jurgens duvarın önünde, korumalarıyla birlikte. | Open Subtitles | جورجينس بأمنه الفريق ضدّ الحائط. |
Bizi duvarın önünde sıraya dizecekler polisler iki ölüyü, kadınlar morguna götürecek ve soyduklarında utançtan öleceğim. | Open Subtitles | سيجعلونا نقف أمام الحائط ويقتلوننا والشرطة ستعثر على جثتين لإمرأتين وسيأخذونا إلى المشرحة ثم سيعروننا سأموت والعار يصحبني |
Biz burada duvarın önünde durup "Berlinli" yi yanlış telaffuz eden adamdan bahsediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن الرجل الذي وقف أمام الحائط وأخطأ تلفظ "برلين" |
duvarın önünde dur. | Open Subtitles | قِف أمام الحائط! |
Piskoposun yanında, soğuk duvarın önünde... çırpınarak ölmüştü. | Open Subtitles | وهو يتلوى ويتخبط ألماً جانب تمثال رئيس الأبرشية؟ أمام الجدار الحجري البارد |
Hayır, duvarın önünde dizilin. Çabuk! | Open Subtitles | لا، أمام الجدار مثل الثعبان! |
duvarın önünde durun. | Open Subtitles | قف أمام الحائط |