"duyar duymaz" - Translation from Turkish to Arabic

    • حالما سمعت
        
    • حالما أسمع
        
    • حالما سمعنا
        
    • فور سماعي
        
    • حالما تتلقين
        
    • حالما سمعتُ
        
    • حالما يسمع
        
    • بمجرّد سماعي
        
    • بمجرد سماعي
        
    • حالما تسمع
        
    duyar duymaz... burada olmam gerekiyordu. Open Subtitles حالما سمعت الاخبار انا كان علي التواجد هنا
    O zaman bunu duyar duymaz kaçmalıydın. Open Subtitles ..أذاً ماذا أنت يجبُ عليك الهربُ بعيداً حالما سمعت ذلك
    Bir şeyler duyar duymaz seni geri arayacağım. Open Subtitles لا، حالما أسمع أي شيء فسأتصل بك
    duyar duymaz hemen geldik. Open Subtitles نحن فقط كلنا هرعنا بسرعة حالما سمعنا بالخبر
    Hayır, o yüzden çığlığı duyar duymaz Smith'i aradım. Open Subtitles لا، ولهذا السبب اتصلت بالحارس سميث" فور سماعي للصراخ"
    Julia, bunu duyar duymaz beni ara. Haberlerim var. Büyük haberlerim. Open Subtitles "جوليا" كلميني حالما تتلقين هذه الرسالة لدي أخبار كثيرة, أخبار كثيرة
    - duyar duymaz buraya geldim, dostum. Open Subtitles جئتُ إلى هنا حالما سمعتُ الخبر يا صديقي.
    Bu şarkıyı duyar duymaz çıldırıyor. Open Subtitles حالما يسمع الأغنية يجن جنونه
    Kahrolası Rus'un ölmediğini duyar duymaz bazı şeylerin bir daha eskisi gibi olmayacağını anlamıştım. Open Subtitles لكنها أفضل من لا شيء بمجرّد سماعي بأنّ الروسي اللعين لم يمت عرفت بأن الأمور ستأخذ مجرى آخر
    Kurbanın Amerikan Adalet Bakanlığı'ndan bir avukat olduğunu duyar duymaz geldim şu anda en çok ilgilendiğimiz dava bu. Open Subtitles حالما سمعت أن الضحيّة محامِ لحكومة الولايات المتحدة، لقد جعلت هذه القضية على رأس أولوياتي
    Olanları duyar duymaz kimin yapmış olabileceğini düşünmeye başladım. Open Subtitles ، حالما سمعت بالذي حدث بدأت بتشغيل مخي حول من يمكنه أن يفعل ذلك
    Sen 1.6 milyonu duyar duymaz kızımı öldürdüğünü itiraf etmeden önce istediğim her şeyi yapacaktın. Open Subtitles علمت بأنك حالما سمعت 1.6 مليون ستفعلين كل ما أطلبه قبل أن أعترف بقتلك لابنتي
    Zehirlendiğini duyar duymaz gelmem gerekti. Open Subtitles بسرعه حالما سمعت بأنكِ سُمِمت هل انتِ بخير؟
    - Wilma, duyar duymaz geldim. Open Subtitles جيد رؤيتك, جئت حالما سمعت يا ويلما
    Babbette, Morey, duyar duymaz geldim. Open Subtitles بابيت, موري لقد قدمت حالما سمعت ذلك
    Bir şey duyar duymaz seni ararım. Open Subtitles سأتصل بك حالما أسمع شيئاَ
    duyar duymaz geldik. Open Subtitles لقد أتينا حالما سمعنا بالخبر.
    Hayır, o yüzden çığlığı duyar duymaz Smith'i aradım. Open Subtitles لا، ولهذا السبب اتصلت بالحارس سميث" فور سماعي للصراخ"
    Lütfen, bunu duyar duymaz beni ara. Open Subtitles رجاء، إتصلي بي حالما تتلقين هذه الرسالة
    Tanımı duyar duymaz geldim. Open Subtitles -أتيتُ حالما سمعتُ الأوصاف -أجل، لديَّ شاب أفريقي أمريكي
    Bu şarkıyı duyar duymaz çıldırıyor. Open Subtitles حالما يسمع الأغنية يجن جنونه
    duyar duymaz geldim. Open Subtitles جئت بمجرّد سماعي
    duyar duymaz geldim. İyi misin? Open Subtitles جئت بمجرد سماعي للأمر هل أنتِ بخير؟
    Anahtarın sesini duyar duymaz, annesi susuyormuş. Open Subtitles ولكن حالما تسمع صوت مفتاحه في الباب تتوقف عن الاكل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more