Fakat katılıyorum. Amaç, duygulardan önce gelmeli. Diğer teröristler nerede? | Open Subtitles | الغاية لابد ان تأتي قبل المشاعر اين هولاء الارهابيين الاخرين؟ |
Peki, olumsuz duygulardan kurtulmak için yapmamız gereken ilk şey nedir? | Open Subtitles | وعليه ما أول أمر نفعله للتخلص من المشاعر السالبه؟ |
Sakın duygulardan bahsetmeyin. Size vurmak zorunda olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا تتحدث عن عدم وجود المشاعر لا أريد ان ألكمك |
Kiliseye gelip inançlardan ve duygulardan bahseden sensin. | Open Subtitles | انت الذى دخلت هذه الكنيسه متحدثا عن الايمان و المشاعر |
Muhtemelen dilimizde bariz bir karşılığı olmayan bu tuhaf, çevrilmeyen duygulardan birini hissettiniz. | TED | وربما تكون قد اختبرت واحدة من تلك العواطف الغريبة والغير قابلة للترجمة، والتي لا يوجد لها نظير في الإنجليزية. |
Neden bahsettiğinin farkında değilsin. Böyle duygulardan anlamazsın! | Open Subtitles | أنتَ لا تعرف ما الذي تقصده أنتَ لا تعرف ما هية المشاعر |
Bu çok güzel, ama sen işten bahsetmiyorsun, sen duygulardan bahsediyorsun. | Open Subtitles | هذا مؤثراً انت لا تتكلمي عن التجارة انتي تتكلمي عن المشاعر انهضي |
Çünkü sizi, kafanızı karıştırması muhtemel her türlü acı duygulardan korumaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لانني كنت احاول ان احميكم من كل الالام المشاعر الذي يمكن ان يحرككم |
Elbette tanımıyorum. duygulardan bahsediyorum. Tanımaktan değil. | Open Subtitles | بالطبع لا أعرفك أنا أتحدث حول المشاعر , وهى تكفى |
İçgüdüler, arzular, duygulardan oluşan bir yeraltı dünyasını içimizdeki hayvanı işaret ediyordu. | Open Subtitles | ملمحاً بوجود عوالم خفية مظلمة من الغرائز و الرغبات و المشاعر الحيوان الداخلي |
Yukarı katta oyalanan bazı karanlık duygulardan kurtulmamı sağlıyorlar. | Open Subtitles | بعض من المشاعر السوداوية كانت تضايقني في رأسي |
Ve seni o duygulardan çıkarıp biraz peynire sokmanın vakti geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت لإخراجكِ مِن هذه المشاعر و تقديم بعض الجبن لكِ. |
duygulardan konuşmaya başlarsan konuyu değiştirmeliymişim. | Open Subtitles | قال لي إن بدأتِ في الحديث عن المشاعر إداً عليَ أن أُغير الموضوع |
Ablan için hissettiği inanılmaz güçlü duygulardan korkan bir aptal. | Open Subtitles | والذي كان خائفاً من تلك المشاعر القوية التي لا تٌصَدق التي يٌكِنها لشقيقتكِ |
Kimse bana yetişkinlerin bu duygulardan utanması gerektiğini söylemedi. | Open Subtitles | ولم يخبرني أحد أن البالغين كان عليهم أن يشعروا بالغزي من هذه المشاعر |
Onunla seks yapmak duygulardan oluşan bir nehirde yüzmek gibidir... ve hislerden ve renklerden. | Open Subtitles | ممارسة الحب معها يجب أن تكون التحرك بشكل مستمر تيار من المشاعر و الأحاسيس والألوان |
duygulardan rahatsız olmam. Öyle bir adam değilim. | Open Subtitles | لا أتضايق من المشاعر لست هذا النوع من الشبان |
Ne pahasına olursa olsun gerçek duygulardan kaçınırsın. | Open Subtitles | ويمكنك تجنب المشاعر الحقيقية في جميع الظروف. |
Beynin olumlu duygulardan sorumlu kısmı. | Open Subtitles | جزء من الدماغ مسئول عن العواطف الإيجابية .أرأيت؟ |
Çünkü sizi, kafanızı karıştırması muhtemel her türlü acı duygulardan korumaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لأنني أحاول أن أحميك... من العواطف المؤلمة قد يثيرك هذا عاطفتك الجياشة |
Evet, sırt ağrılarımın bastırılmış duygulardan oluştuğunu öğrenmemin dışında yeniden çizebiliyorum da artık. | Open Subtitles | نعم, ليس هكذا أنا أعرف بأن تشنجات ظهري كانت بسبب العواطف المكبوته لقد وجدت بأني أستطيع الرسم مرة أخرى |