| Altı saattir burada bunu demeni duymak için bekliyordum bende. | Open Subtitles | لقد كنت في انتظار هنا للساعات الستة الماضية فقط لسماع أقول لكم ذلك. |
| "Matthew Poncelet denen canavarı idam ettiklerini duymak için can atıyorum." | Open Subtitles | -كم أتشوق لسماع أن ذلك الوحش قد أعدم.. ماثيو بونسليت .. |
| Davenport ve adamları yarından sonraki gün, konsept fikirlerini duymak için geliyorlar. | Open Subtitles | دافنبورت وقومه قادمون بعد يوم الغد لسماع المفاهيم |
| Senden bunu duymak için hapiste olmaya değer. | Open Subtitles | إن لى قلباً يا ريت أتعلمين، الأمر يستحق أن أكون في السجن لأسمع منك هذا |
| Atlas Okyanusu üzerinden o kadarlık yolu bunu duymak için geldim. | Open Subtitles | أتحرق شوقاً لسماعها في منتصف الطريق فوق المحيط الأطلسي |
| Arkadaşım Azmanyus Sikus ta Roma'dan bunu duymak için geldi! | Open Subtitles | جاء صديقي بيغوس ديكوس من روما خصيصاً لسماعه |
| Tam biz çalışırken karısı aradı. Sadece sesini duymak için. | Open Subtitles | ...إتصلت زوجته حينما كنا في خضمّ العمل لتسمع صوته فقط |
| Durum hakkındaki raporunuzu duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا مُتلهف لسماع تقريرك عن الوضع الحالي. |
| Yüzbaşı Corelli, sanırım mandolin çalışınızı duymak için çok uygun bir zaman bu. | Open Subtitles | النّقيب كوريلي أعتقد بأنه الوقت المناسب لسماع عزفك علي العود |
| Kadınları ve çocukları öldürdüm, onlara eziyet ettim, sırf çığIıklarını duymak için. | Open Subtitles | قتلت النساء و الأطفال, تعذيب الأباء و الأزواج لسماع صيحاتهم |
| Diğerlerinin neler söylediğini duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الإنتظار لسماع مايقوله الآخرون |
| Stormbreaker hakkındaki düşüncelerini duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الإنتظار لسماع ما تعتقده حول كسارة العاصفة |
| Hayır. Üzgünüm. Bir hastam var, ve büyük haberleri duymak için bir yanlış ve bir doğru zaman olduğunun farkındayım, ama erken olması geç olmasından iyi değil mi? | Open Subtitles | آسف , لدي مريضة وهناك أوقات جيدة وسيئة لسماع الأخبار المثيرة |
| Birazdan çıkacaklar. Açıklamayı duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | سيخرجون في أية لحظة لا يمكنني الانتظار لأسمع تفسيرهم |
| Birazdan çıkacaklar. Açıklamayı duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | سيخرجون في أية لحظة لا يمكنني الانتظار لأسمع تفسيرهم |
| Sana zaten içimi kemiren şeyleri duymak için mi saatte dört dolar ödüyorum? | Open Subtitles | أدفع لك بالساعة لأسمع كلام كم هذا الهراء ؟ |
| Ama duymak için hazır olduğunuzdan emin değilim. | Open Subtitles | لكنّني لست متأكداً من أنّك على استعداد لسماعها ؟ |
| Kimseye söylemediğim bir şey paylaşacağım seninle duymak için hazır olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | سأخبرك أمراً لم أقوله لأحد آخر. وأعتقد أنّك مُستعدّة لسماعه. |
| Evet, şimdi sesini duymak için gelecek yıla kadar beklemek zorunda. | Open Subtitles | أجل والآن يجب أن تنتظر عام أخر لتسمع صوتك |
| Nasıl gittiğini duymak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الانتظار حتى أسمع كيف تجري الأمور |
| Onun sesini duymak için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | وأودّ أن أفعل أيّ شيء لأسمعها تقول أسمي الآن |
| Bu davanın hızlı görülmesini kabul ettiğinizi duymak için gerçekten sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا قلق جداً للسماع عن هذه القضية التي وافقت فيها علي التعقب السريع |
| İnsan onlardan bir yanıt almak istiyorsa bunu duymak için ruhunu dinginleştirmeli. | Open Subtitles | ... حيث قيل، انه من يبحث عن اجابه عليه ... ان يهدا روحه لكي يسمعها |
| Bu kelimeleri duymak için bir ömür boyu bekledim. | Open Subtitles | لقد انتظرت طوال حياتي كي أسمع تلك الكلمات |
| Seni duymak için, yeterince yakında olacağım. | Open Subtitles | على الأرجح سأكون قريباً بما يكفي لأسمعك |
| Düşüncelerini duymak için bin yıl bekledim. | Open Subtitles | لقد انتظرت 1000 عام لاسمع ما تعتقده |
| Bunu söylediğini duymak için uzun zamandır bekliyordum Gibbs. | Open Subtitles | لقد انتظرت وقتاً طويلاً لسماعك تقولها، غيبز |
| Saul'un dediği gibi telesekreterdeki sesi duymak için. | Open Subtitles | حسنا, كما قال سول, ليسمع أصواتهم فحسب. على جهاز الرد الآلى. |
| Bunu duymak için doğru yerde misin, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم إن كنتَ في موقعٍ يؤهلكَ لسماعِ هذا الآن، و لا أريد أن أقول لكَ "لقد حذرتكَ" |