"eğer izin verirsen" - Translation from Turkish to Arabic

• إذا سمحت
• إن سمحت لي
• إذا سمحتِ
• إن سمحتِ
• إن عذرتني
• اذا عذرتني

Eğer izin verirsen, o tarafa geçip, sana karşı birleşmiş bir cephe görüntüsü verebiliriz.
الآن إذا سمحت لي سأذهب هناك لكي نشكل جبهة متحدة ضدك

Şimdi Eğer izin verirsen bebeğin beni çok yoruyor, biraz uzanmam lazım.
والآن إذا سمحت لي طفلك أتعبني جداً وأريد أن استلقي

Neler yaşadığını biliyorum ve Eğer izin verirsen sana yardım edebilirim.
أعرف ما الذي تمر به وبإمكاني مساعدتك إن سمحت لي بذلك

Eğer izin verirsen yardım edebilirim.
يمكنني المساعدة إن سمحت لي

Ve Eğer izin verirsen, o çok özel insan beni bekliyor.
إذا سمحتِ ذلك الشّخص المميّز جدّاً بانتظاري

Eğer izin verirsen, hem dediklerini hem de daha fazlasını yapar.
سينفّذ كل ما قاله و أكثر من ذلك , إن سمحتِ له بذلك

Şimdi, Eğer izin verirsen, gitmeliyim.
الأن إن عذرتني عليَ الذهاب

Eğer izin verirsen, o odaya girip yaptıklarımın arkasında duracağım.
والان اذا عذرتني سأدخل لهذه الغرفة حالا واعترف بما فعلت

Eğer izin verirsen sana değer veren insanlar olduğunu göreceksin.
ثمة أناس يهتمون لأمرك على نحو عميق للغاية إذا سمحت لهم وحسب

Eğer izin verirsen hayatımın geri kalanında ben de seni, senin beni mutlu ettiğin kadar mutlu etmek istiyorum.
إذا سمحت لي، أريد قضاء بقية حياتي في اسعادك كما أسعدتني.

Eğer izin verirsen, giyinme zilini çalacağım.
،الآن إذا سمحت لي سأرن جرس تغيير الملابس

Eğer izin verirsen bunu düzeltecek yollar var.
هناك عدة طرق لإصلاح هذا إذا سمحت لي

Daduji Eğer izin verirsen ben de bir şeyler söylemek isterim.
دادوجى، إذا سمحت أريد أن أقول شيئاً

Eğer izin verirsen biraz hastayım da.
إن سمحت لي -إني متوعك قليلاً

Eğer izin verirsen.
إن سمحت لي

Eğer izin verirsen sana evlilik sözü veriyorum.
إذا سمحتِ لي, أود أن "أطلب يديكِ للزواج"

Eğer izin verirsen tuvaleti kullanmam gerekli.
إذا سمحتِ لي، أريد أن أستخدم المرحاض

Ama kalbin, Eğer izin verirsen içgüdüsel olarak kendi yolunu bulacaktır.
ولكن إن سمحتِ لقلبكِ، فسيجد طريقه الفطريّ.

Şimdi Eğer izin verirsen,
الآن إن سمحتِ لي،

Şimdi, Eğer izin verirsen, bu 11 saatlik bir uçuş ve benim "Louvre"u ziyaret etmem gerek.
الآن، إن عذرتني إنها رحلة مدتها 11 ساعة وعلي أن أزور متحف (اللوفر)

Eğer izin verirsen.
إن عذرتني الآن

Eğer izin verirsen, hazırlamam gereken bir akşam yemeği var.
الان, اذا عذرتني لدي عشاء لتجهيزه