Sürekli olarak toplumsal refahı gözardı etme eğilimindeyiz. Bu durum toplumsal refahın ortak refah olması ortak mallardan teşkil edilmesinden kaynaklanıyor. | TED | نحن نميل وبشكل ثابت الى تجاهل المنفعة العامة لانها ببساطة مكاسب عامة , انها متاع مشترك |
Dünyaya entegre bir sistem olarak değil de, birbirinden ayrı olaylar zinciri olarak bakma eğilimindeyiz. | TED | نميل إلى النظر إلى العالم، ليس كالنظام المتكامل الذي هو عليه، لكن كسلسلة من المشاكل المنفردة. |
Şimdi, bunlar tartışmalı sorular, ve bu yüzden onları küçültme eğilimindeyiz. | TED | الآن هذه أسئلة جدلية، ونحاول نميل للهروب منها. |
Çocuklar ve eski çelik işçileri ile ilgili çalışmalarını da duyduk ve bu yeni bina yapma hayaline destek verme eğilimindeyiz. | TED | سمعنا عن عملك مع الاطفال و عمال الصلب السابقين، ونحن نميل الى الرغبة في دعم رغبتك في بناء مبنى جديد. |
Adaletle ilgili çok dar düşünme eğilimindeyiz: iyi ve kötü, masum ve suçlu. | TED | نميل إلى الاعتقاد بأن العدالة طريق ضيق جدًا: جيد وسيء، بريء ومذنب. |
Gezegende neler olduğuna dair size ardı ardına iyi haberler verebilirim nelerin daha iyi olduğuna dair, fakat biz ani kötü haberlere konsantre olma eğilimindeyiz. | TED | فبإمكاني إعطاؤكم القصة الجيدة تلو الأخرى حول ما أصبح أفضل في كوكبنا، ولكننا نميل للتركيز على الأخبار السيئة الفورية. |
Ve şu anda şekerler hakkında hücrelerimizin yüzeyine bir lisan gibi yerleştiğini düşünme eğilimindeyiz. | TED | ولذا نميل الآن إلى التفكير في السكّريّات التي تستوطن سطح خلايانا باعتبارها لُغَة. |
Stresi sonuç olarak düşünme eğilimindeyiz ama ben onu bir kültür olarak görüyorum. | TED | نحن نميل للتفكير بالتوتر كعاقبة لأمر ما، ولكنني أراه كثقافة. |
Benzerliklerden/ayrılıklardan hareketle kümelenme ve daha sonra da diğer insan kümeleri hakkında önyargılar üretme eğilimindeyiz. | TED | فنحن نميل الى تشكيل تكتلات ترتكز على مبدأ التطابق, ومن ثم نعطي قوالب نمطية لتكتلات أخرى من الناس. |
Atalarımızdan uzaklaştıran evrimleşme için, DNA'mızda küçük ve biriken değişiklikler oluşturan çok küçük mutasyonları düşünmek eğilimindeyiz. | Open Subtitles | نميل إلى التفكير في طفرات صغيرة جداً في حمضنا النووي و هي التي خلقت تغييرات طفيفة و متراكمة لتبعدنا عن أسلافنا |
Biz genelde kameralarımızı harika şeyler yaparken çıkarma eğilimindeyiz | TED | أنها ليست--نحن نميل إلى أخذ الكاميرات معنا عندما نقوم بأشياء لطيفة. |
Bize benzeyen hayvanlara yakınlık duyma eğilimindeyiz, özellikle bebeklere benzeyen, gözleri yüzünün önünde olan, yuvarlak suratlı ve biraz tombik yapılı hayvanlara. | TED | نميل الى التعاطف مع الحيوانات التي تشبهنا بالاكثر وبالاخص التي تشبه الاطفال البشريين لذا مع العيون الكبيرة التي تحدق بنا مباشرة والوجوه الدائرية وووقفة الممتلئ القصير. |
...biraz abartma eğilimindeyiz. | Open Subtitles | نحن نميل للذهاب قليلًا إلى البحر |
Talep edildiği üzere, bu konuda Artie'nin içgüdülerine güvenme eğilimindeyiz. | Open Subtitles | نحن نميل نحو قرار "أوافق (أرتي) في هدا الأمر" |
Ben teknolojinin bu kör savunmasına bir cümleyi kopyalayarak, "teknolojik süzülme" diyorum. (Gülüşmeler) Eğer seçkin şeyler tasarlarsak er ya da geç bu teknolojilerin herkese ulaşacağını sanma eğilimindeyiz, ama her zaman böyle olmuyor. | TED | أود تسميتها المناصرة العمياء للتكنلوجيا "الكل يستفيد اقتصاديا من التكنولوجيا" العبارة مُستعارة. (ضحك) نميل إلى الاعتقاد بأنه إذا قُمنا بتصميم أشياء لقلة مختارة، في النهاية كل تلك التكنولوجيا سوف تصل للجميع، وهذه ليست الحالة دائمًا. |