Orada eğilmiş bir şekilde, tatlı kıçını bana doğru çıkarmıştı. Ne yapmalıydım ki? | Open Subtitles | لقد كانت هناك منحنية نحوي مالذي توجب عليّ فعله؟ |
Söylentilere göre kasa ucuz metalden yapılmış ve eğilmiş. | Open Subtitles | عل كل الأحوال الخزنة كانت مصنوعة من معدن رخيص و منحنية |
Hayır. Sadece bazı ajanlar... Öne eğilmiş Hendricks dahil. | Open Subtitles | لا فقط بضعة عملاء بالاضافة الى هنريك الذي انحنى |
Piskopos Rushman'ın üzerine eğilmiş birini gördüm. | Open Subtitles | منحنياً على جسد القس |
Maddie haricinde herkesin kafası önüne eğilmiş. | Open Subtitles | كل الرؤوس محنية إلا رأس مادي |
İçeri yönelmiş. Vücuda doğru eğilmiş bir gölge görmüş. | Open Subtitles | ذهبَ هناك, و لمح خيال شخص ينحنى على الجثة |
Küçük Fred mutfağa girer ve Mabel, daima güleryüzlü, mutlu ve yardımsever olan Mabel, lavabonun üzerine eğilmiş ağlamaktadır. Keder içinde, hıçkıra hıçkıra ağlamaktadır. | TED | ذهب فريد الصغير إلى المطبخ، ومابل، التي رآها مبتسمة ومساعدة وسعيدة، انحنت نحو المكتب، وكانت تبكي، وتنتحب بشكل فادح. |
Alice'i Roger'ın üzerine eğilmiş şekilde gördüm. | Open Subtitles | (وذلك عندما رأيت (أليس (منحنية على جثة (روچر |
Ruhumuz toprağa doğru eğilmiş. | Open Subtitles | "لأن روحنا منحنية إلى التراب" |
Adam bunun için eğilmiş, bisikletlinin denge kaybetmesine neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | حسنا، ربما الرجل البالغ من العمر انحنى لالتقاطها، وهذا ما تسبب رسول الدراجة إلى الانحراف. |
-Avize düşmeden eğilmiş. -Tammy silahını çekmeden. | Open Subtitles | لقد انحنى قبل سقوط الثريا- قبل أن تسحب (تامي) سلاحها- |
Palyaçonun üzerine eğilmiş, birşey çiğniyordu. | Open Subtitles | كان منحنياً عليه، يمضغه |
Hey, Ryan, bu havalandırma eğilmiş. | Open Subtitles | رايان)، هذه الفتحات محنية) |
İçeri girince, cesedin üzerine eğilmiş birinin siluetini görmüş. | Open Subtitles | ذهبَ هناك, و لمح خيال شخص ينحنى على الجثة |
Tuvalete eğilmiş, deli gibi kusuyordu. | Open Subtitles | انحنت باتجاه المرحاض وكانت تتقيأ بشدة |