Ama yani, Paris'e gitmeye can atıyor muydum? | Open Subtitles | ولكن هل كنت أتطلع شوقاً للذهاب إلى باريس؟ |
Eve geldiğimde baban bana, aniden Mumbai'e gitmeye karar verdiğini söyledi. | Open Subtitles | عندما جئتُ إلى البيت أخبرني أبي أنكَ اِضطُررتَ للذهاب إلى مومباي فجأة |
Harika! Ae Jung da Çin'e gitmeye hazırlanıyor. | Open Subtitles | آي جونج تستعد للذهاب إلى الصين أيضاً |
Anneni Kaşmir'e gitmeye ikna mı ettin? | Open Subtitles | أقنعت أمّك للذهاب إلى كشمير. |
Tünellerin potansiyel hikayemiz olduğunu ilk duyduğumda Pete ile beraber Çin'e gitmeye hazırlanıyorduk. | Open Subtitles | سمعتُ لأول مرة بشان الأنفاق كقصة محتملة لنا بينما كنا نستعد للذهاب إلى "الصين" حقيقة، مع (بيت). |
Ve Paris'e gitmeye hazır olduğunda sihirli sözcüğü söyle yeter. | Open Subtitles | وحين تكون مستعدًّا للذهاب إلى (باريس)، فقل الكلمة السحريّة |
Ve Paris'e gitmeye hazır olduğunda sihirli sözcüğü söyle yeter. | Open Subtitles | وحين تكون مستعدًّا للذهاب إلى (باريس)، فقل الكلمة السحريّة |
- Paris'e gitmeye hazır mısınız? | Open Subtitles | -مستعدون للذهاب إلى باريس؟ |
.. için, Hakim Davis'e gitmeye hazırlandın. | Open Subtitles | أنت جاهز للذهاب إلى القاضي (دايفيس) |
Fayetteville'e gitmeye hazırım. | Open Subtitles | أنا مستعد للذهاب إلى (فايتفيل) |