Bay Graham'ın editörünün bir kadın olduğunu öğrendiğimde şaşırdım. | Open Subtitles | لهذا السبب فوجئت بأن رئيس التحرير المسؤول عن السيد غراهام كان امرأة |
Biliyor musun, Ray, bence editörünün buna bir göz atmasına izin vermelisin. | Open Subtitles | أتعرف يا (راى)؟ أظنك يجب أن تدع رئيس التحرير يلقى نظرة على ذلك |
Düşündüm de öncü bir gazetenin siyasal editörünün daha hatırlanabilir bir ismi olması gerekir. | Open Subtitles | كنتُ أفكر المحرر السياسي القائد للصحيفة |
Gece editörünün geri alacak yeri olmamış, bu yüzden... | Open Subtitles | المحرر الليلي لم يكن لديه وقتلذلك... |
Bana bir yazı editörünün, bir konuşma etkinliğinin açılışı için bir fotoğrafçıyı seçmesi | TED | أعتقد أنه لأمر مضحك قليلًا أن يختار محرر في جريدة مصورًا لافتتاح حدث خطابي. |
Medya patronu Peter Baine, Sentinel gazetesi editörünün rüşvet vererek yalan bir suçlamayı ilk sayfadan haber etmesi konusunda bir açıklamada bulundu. | Open Subtitles | بارون الإعلام " بيتر بين " يريد القول بشأن محرر الصحيفة الذي دفع لقصة الصفحة الرابعة التي إتضح أنها كاذبة |
-Bu sanat yönetmeni bu foto editörünün kocasıyla kaçmış. | Open Subtitles | المديرة الفنية هذه هربتْ مع زوج محررة الصور هذه |
Ölü bir adamın parmak izleri nasıl oluyor da moda editörünün düğmelerinde çıkıyor. | Open Subtitles | كيف لبصمات رجل ميت أن تظهر على أزرار محررة موضه؟ |
Yaşlı editörünün bacağını çekiyordun. | Open Subtitles | سحب محرر و[أبوس القديم؛ ق الساق. |