"ekipmanın" - Translation from Turkish to Arabic

• المعدات
• معداته
• المُعدات

Ve ekipmanın bir kısmını da kurtarabilmek için ağaçtaki cibinliğe sakladım.
وبعض من المعدات التي ذهبت معهم على متن المظلات ,لآنقاذها .

Hayır ama spor salonundaki bütün ekipmanın incelenmesini istedim.
لا، لكنني سألت عن باقي المعدات التي في الصالة الرياضية

Ekibimizden ayrı düşersek veya bütün o pahalı ekipmanın bozulması durumunda ne yapacağımızı bilmemiz için bunları öğrenmemiz gerekiyor.
نحتاج لأن نتعلم بهذه الطريقة في حال تفرقنا من الوحده أو في حال تعطل المعدات

Tepeye çıktığında gerekli ekipmanın olmadığını fark edebilirsin.
قد تكتشفين أنكِ لا تمتلكين المعدات المناسبة و أنتِ على إرتفاع شاهق

Bir miktar ekipmanın kaybolmasıyla sonuçlanan bir hesaplaşma olmuş.
قال بانه حصلت مواجهه والتي تسببت بخسارته لأحدى معداته

Minibüsten almaya çalıştığın ekipmanın içinde sabit disk vardı.
المُعدات التي كُنتِ تُحاولين الوصول إليها وكانت بداخل الشاحنة ، كان يتواجد هُناك قرصاً صلباً

Okyanus suyunun soğutucu özelliği ekipmanın ısısını düzenliyor.
خصائص تبريد مياه المحيطات تنظم درجة حرارة المعدات

Fakat bu da bir sürü ekipmanın kayalıklardan çıkarılması demek.
ولكن هذا يعنى اخذ طن من المعدات في اعلى هذا المنحدر.

Bu ekipmanın güvenli olmadığını söyledik güvenlik iyileştirmesi istedik ama reddettiler.
لقد أخبرناهم بأن هذه المعدات غير آمنة لقد طلبنا منهم لترقية السلامة لكنهم رفضوا

Bu filmin yeni faşist ve cumhuriyetçi Scalera stüdyolarındaki ilk çekimleri Cinecitta stüdyoları tarafından yanlışlıkla Polonya'ya ihraç edilen ekipmanın büyük çoğunluğunun kurtarılmasıyla mümkün kılınmış bir zaferdir.
1 في اتخاذ هذا الفيلم في جديد الفاشية والجمهوري استوديوهات الصلبة يتم إجراء النصر ممكن من الانتعاش في بولندا جزء كبير من المعدات تصدير خطأ

Ama Santiago'yu yürümek için gereken tüm ekipmanın var.
ولكن لديك كل المعدات للسير إلى سانتياغو

Sophie, aşağı in bu işte kullanılan ekipmanın yanına git bir izlenim al.
صوفي ، الطابق السفلي... تلك المعدات في الظهر ويستخدم لهذا العمل الذهاب الحصول لنا نظرة حسنا.

Tek düşünebildiğim kamera ekipmanın çıkardığı ses ve alnımdaki ışıktı.
كل ما إستطعت التفكير فيه هو الكاميرا و... طنين المعدات... , و الأضاءة على جبيني

Tam buraya, Rosswell'e inen geminin sinyalini alan orijinal ekipmanın bir kısmı.
هذه بعض المعدات الأصلية التي التقطت الإشارة من المركبة التي حطت هنا في (روزويل)

Bu bilimsel ekipmanın korkunç bir kısmı
الكثير من هذه المعدات العلمية

"Onu halinden memnun, aşağılanmış, bedelini ödemiş ve dalga geçer bir vaziyette bedeni çürüdüğünde katı ve iyi olan, kendi ekipmanın yanında gördük."
"نحن ننظر لجثة كهذه غالباً بسعادة لها ما يبررها" ونرى أنه قد دفع الثمن" "ومُثل به داخل معداته "أنه لأمر طيب أن نراه يفنى"

Frank, dışarıdaki bütün ekipmanın artık kullanılamayacağını söyledi.
فـ(فرانك) طلب إخراج كل المُعدات التى لا نستخدمُها