Jefferson-sal gündemi ekliyoruz ve ben Thomas Jefferson tarafından tasarlanmış bir evde yaşama ayrıcalığına eriştiğim Charlottesville'den geliyorum. | TED | نحن نضيف الطراز الجيفرسوني، وقد أتيت من مدينة شارلوتسفيل، حيث كان لي شرف السكن بمنزل صمم من قبل توماس جيفرسون. |
Yaşamı, özgürlüğü ve mutluluğun peşinde olmayı ekliyoruz. | TED | نحن نضيف الحياة ، الحرية والسعي لتحقيق السعادة. |
Neonu ekliyoruz, pastelleri ekliyoruz ve yeni malzemeleri kullanıyoruz. | TED | نضيف النيون ونضيف الباستيل ونستعمل مواد جديدة. |
Çünkü bu ayki satış yarışmasına ufak bir şeyler ekliyoruz. | Open Subtitles | لأننا سنضيف بعض الأشياء لمسابقة المبيعات هذا الشهر |
Dediğim gibi, mürettebatınızdan bazılarını bizimkine ekliyoruz. | Open Subtitles | . مثلما قلت , سنضيف بعضاً من رجالك إلى طاقمنا |
Pekâlâ, Tandy, cezana bir de "hiç sesini çıkarmama" cezası ekliyoruz. | Open Subtitles | حسنٌ، يا (تاندي) سنضطر إلى إضافة بند عدم التحدث/الصمت نهائيًا إلى عقابك |
Polimeri içine yerleştirdik, şimdi de suyu ekliyoruz. | TED | لقد غرسنا البوليمر في الداخل، والآن نحن نضيف الماء. |
Buna bir sürü kısa sentetik DNA ekliyoruz, ben bunlara zımba ismini verdim. | TED | نحن نضيف عليه شرائط قصيرة من الحمض النووي ما أسميه " دبابيس " |
Örneğin, şarap yapmak için üzümlere maya ekliyoruz. | TED | مثلا ًعندما نضيف الخمائر للعنب لصنع النبيذ. |
Eskiden gerçek anlamda yemek pişirilirdi; şimdi ise sadece su ekliyoruz ya da kek veya benzeri bir şey yapıyorsanız birazcık yumurta ekliyorsunuz. | TED | كنا نطبخ. الآن نحن فقط نضيف الماء أو شيء من بيضة إذا كنا نحضر كعكاً أو شيئاً من ذلك. |
Demek ki, her yedi günde bir Seattle büyüklüğünde bir şehir ekliyoruz ve bu şehirlerin çoğu sizin ve benim içinde yaşadığıma değil buna benziyor. | TED | إذاً، نحن نضيف مدينة بحجم سياتل كل سبعة ايام، ومعظم تلك المدن تبدو كهذه عن المدينة التي تعيش فيها أنت أو أنا. |
Çikolata üstüne taze çiftlik balı ekliyoruz... | Open Subtitles | شوكولاتة. ثم نضيف طبقة من عسل المزارع الطازج. |
Sevimli olmaya çalışma. Grip aşılarından bahsediyorum. Gördüğün gibi, o aşıların içine beyni kontrol edici maddeleri ekliyoruz. | Open Subtitles | لا تستظرف ، أتحدث عن فضيحة لقاح الإنفلونزا ، نحن نضيف إليه إضافات تتحكم بالعقل |
Ardından bir miktar Sweetums Mısır Şurubu'ndan ve gün ışığından birkaç damla ve biraz da diğer malzemelerden ekliyoruz. | Open Subtitles | و نضيف عليها شراب الذرة القليل من أشعة الشمس و اشياء اخرى |
Çıkış için iki dakika ekliyoruz hâlâ 30 saniye zamanımız kalıyor. | Open Subtitles | نضيف لها دقيقتان للإخلاء وسيبقى لدينا 30 ثانية باقية |
Karışımın suyu alındığı için mayayı olabildiğince çabuk ekliyoruz maya eklenir eklenmez mayalanma başlar. | Open Subtitles | ،وبعد أن نضيف الخميرة ،تبدأ عملية سحب الماء ثم تبدأ عملية التخمر |
Cerrahın altyazı koyma teknolojisinin bir çerçevesini kullanarak dersi anlattığı bir çerçeve sistemiyle başlıyor, sonra üzerine video konferans için bir başka bir teknoloji ekliyoruz. | TED | هو يبدأ بنظام هيكلي ففي حين يلقي الجراح محاضرة باستخدام إطار من التكنولوجيا التوضيحية، نضيف تكنولوجيا أخرى للقيام بنظام مؤتمرات الفيديو. |
Bugün, ortalama birinin internette muazzam ölçüde kişisel bilgisi var. Ve Facebook'taki her bir paylaşımımızda, Google'daki her bir aramamızda, her e-posta gönderdiğimizde bunlara bir yenisini ekliyoruz. | TED | اليوم الشخص العادي لديه كمية هائلة من المعلومات الشخصية على الإنترنت، كما نضيف المعلومات في كل مرة نضع شيئا على الفيسبوك، وكل مرة نبحث عن شيء باستخدام غوغل، و في كل مرة نرسل بريدا إلكترونيا. |
Öyleyse palyaçoları da ekliyoruz. | Open Subtitles | حقًا، حسنًا، سنضيف المهرج |
Sonra çikolata şurubu ekliyoruz. | Open Subtitles | سنضيف شراب الشوكولا |
Pekâlâ, Tandy, cezana bir de "hiç sesini çıkarmama" cezası ekliyoruz. | Open Subtitles | حسنٌ، يا (تاندي) سنضطر إلى إضافة بند عدم التحدث/الصمت نهائيًا إلى عقابك |