"ekonomistlerin" - Translation from Turkish to Arabic

    • الاقتصاديون
        
    • الاقتصاديين
        
    Rekabet ve seçimin işin içine girmesi tam olarak ekonomistlerin tahmin edeceği şeyi yapıyor. TED ومفهوم المنافسة والاختيار هذا فعل بالضبط ما تنبأه الاقتصاديون.
    ekonomistlerin Pareto dedikleri şey budur - geliştiren hareket. TED هذا ما يسميه الاقتصاديون بمبدأ باريتو للمعالجة.
    İkincisi, ekonomistlerin fırsat maliyeti dedikleri şeydir. TED ثانياً هو مايسميه الاقتصاديون "تكلفة الفرصة البديلة".
    Sorun ise, ekonomistlerin sıklıkla devletin bir ödülü olduğunu düşünmesi, vergiler. TED والمشكلة أن الاقتصاديين غالبا ما يفكرون، هناك أرباح تعود على الدولة، إنها الضرائب.
    Sonuç Alan Krueger ve Milas Corak gibi ekonomistlerin "Muhteşem Gatsby Eğrisi" dedikleri şey. TED والنتيجة هي ما يسميه الاقتصاديين آلان كروجر ومايلز كورك بـ "منحنى جاتسبي العظيم".
    ekonomistlerin haberlere çıktığını bile bilmiyordum. Open Subtitles ما علمت ان الاقتصاديون يدخلون الجريدة
    Başka bir deyişle, burada olan şey Swaptree'nin taşıyıcı firmamın şeker sarhoşluğu problemini, ekonomistlerin deyimiyle "isteklerin tesadüfü" problemini aşağı yukarı 60 saniyede çözmüş olmasıdır. TED بعبارة اخري ان مايجري هنا ان سوابتري يحل مشكلة حمل سكر الشركة الخاصة بي مشكلة يطلق عليها الاقتصاديون "تصادف الأحتياجات" في 60 ثانية تقريباً.
    Henderson'un farkına vardığı şey, iş dünyasında ekonomistlerin artan getiri diye tanımladıkları pek çok olgunun bulunduğudur- ölçek, deneyim. TED ما اكتشفه هندرسون هو أنّ هناك، في عالم الأعمال، العديد من الظواهر التي تتّسم بما يسمّيه الاقتصاديون عوائد السعة المتزايدة - المقياس والخبرة.
    Bu ekonomistlerin işidir. TED وهذا ما يقوم به الاقتصاديون .
    ülke çapında ekonomistlerin ve psikologların yaptığı bir araştırma, şaşırtıcı bir şeyi ortaya çıkardı. Etki eğilimi diye adlandırdığımız bir şey, yani simülatörü kötü çalışmaya meyleden bir şey. Simülatörün sizi, farklı sonuçların gerçek hallerinden çok daha farklı olduğuna inandırması. TED أن الأبحاث التي يقوم مختبري بها والتي يقوم بها الاقتصاديون والأطباء النفسيون في البلاد كشفت لنا شيئا مذهلا بالفعل شيءٌ ندعوه التأثير المنحاز أي نزعة جهاز المحاكاة للعمل بصورة خاطئة حيث يشعرك جهاز المحاكاة بان النتائج المُختلفة هي مختلفة اكثر مما هي عليه بالواقع
    Ama Federal Hükümetlerde, maaşların belirli seviyelere sabitlendiği yerlerde ve tabii ki herkes bu seviyelerin neler olduğunu biliyor, kadın erkek arasındaki maaş farkı yüzde on bire düşüyor-- Bu ekonomistlerin üzerinde tartıştığı etkileyici faktörleri çıkarmadan önce. TED لكن في الحكومة الفيدرالية، حيثُ الرواتب مربوطة بمستويات محدّدة ويعرفُ الجميع ما هي هذه المستويات، تتقلصُ الفجوة في الأجور بين الجنسين إلى 11%، وهذا هو قبل السيطرة على أيٍ من العوامل التي يجادل الاقتصاديون حولها فيما إذا يحقُ لهم التحكم بها أو لا.
    örneği daha var. Ve bence, ekonomistlerin hak vereceği bir şey olan gerçek çarpışmaları kullanma fikrinin, bilim adamları tarafından genelde aynı şekilde düşünülmemesi ilginç; zira, bilim adamları, çocuklar ve oto koltukları üzerine 30 yıllık gerçek bilgileri baz almaktansa, laboratuarı, yani cansız mankenleri eksik şekilde inceleyen bir bilimi, bu konuda baz almayı tercih ediyorlar. TED وأعتقد أن من المثير للاهتمام أن فكرة استخدام حوادث العالم الحقيقي ، وهو أمر كثيرا ما يعتقد الاقتصاديين أنه سيكون الشيء الصحيح الذي ينبغي عمله لكنه لم يخطر ببال العلماء الذين فضلوا استخدام المختبرات للتجارب بعلم ناقص جدا بمجرد الاعتماد على الدمى وبعد ما رأينا 30 سنة من المعلومات مع الأطفال ومع مقاعد السيارة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more