Şu eksen üzerinde de, hayat (beklentisi) kalitesi, ve insanların sağlığı. | TED | و علي ذاك المحور ، العمر المتوقع ، و صحة الفرد. |
Merkezde sıvısı, ve onu çevreleyen duvarı vardı, ve destekleyici lifler iskeletin boyuna olan eksen üzerinde çaprazlanmış helezonlar şeklinde düzenlenmişti. | TED | له سائل مركزي وحوله جدار محيط, والالياف المعززة في الجدار منتظمة في شكل لولبي متقاطع حول المحور الطولي للهيكل. |
Bu diskin eksen üzerinde dönebildiğini görebiliyorsunuz, kontrol edebileceğimiz bir ışık diski yaratıyor. | TED | بذلك يمكنكم رؤية أنه مع دوران القرص حول هذا المحور ستنتج قرص من الضوء يمكننا التحكم به |
Fakat yeni olan, bu disk eksen üzerinde döndüğünde, şimdi ışık diski aslında bir ışık küresi oluyor. | TED | ولكن الجديد، هو أنك حين تدير القرص حول هذا المحور هنا يتحول قرص الضوء إلى كرة من ضوء |
İşte gidiyoruz! eksen üzerinde dön! | Open Subtitles | هيا بنا نقطة اتزان |
eksen üzerinde dön! | Open Subtitles | نقطة اتزان |
Burada yalnızda dikey eksen üzerinde dönerek halkalar yarattığını görebilirsiniz. | TED | وهنا يمكنكم رؤية الصمامات تدور حول المحور الرأسي فقط، لتحدث دوائر |
O nedenle bunu yapmaya başladık. Ve burada görebilirsiniz yatay eksen üzerinde bir saldırıda ölen insanların sayısını biliyorsunuz ya da saldırının büyüklüğü. | TED | فبدانا القيام بذلك. و كما يمكن أن تروا هنا على المحور الأفقي لدينا عدد الناس الذين قتلوا في الهجوم أو حجم الهجوم |
Bu eksen üzerinde, her zamanki gibi kişi başına dolar bazında düşen gelir var. | TED | في هذا المحور ، دخل الفرد بالدولار كما إعتدت أن إستخدم ذلك. |
Ve dikey eksen üzerinde saldırıların sayısı bulunmaktadır. | TED | و في المحور العمودي لدينا عدد الهجمات |
eksen üzerinde dön! | Open Subtitles | نقطة اتزان |
eksen üzerinde dön! | Open Subtitles | نقطة اتزان |