Öğrenim geçmişindeki eksiklik UMart'ta sana her daim engel teşkil edecek. | Open Subtitles | نقص خبراتك التعليمية سوف يعوق مسيرتك على سلم الشركة |
Gönüllülerde bir eksiklik yok. | Open Subtitles | ليس هناك نقص في المساعدين الذين على استعداد. |
eksiklik yok, değil mi? | Open Subtitles | ونحن ليس لدينا نقص في العاطفة، أليس كذلك؟ |
Benzetme programındaki eksiklik benim yaratılışım sırasında keşfedildi. | Open Subtitles | العيب في برمجة المحاكاة إكتشفتها خلال تصنيعي |
Sanırım o eksiklik hala oralarda asılı duruyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا العيب مازال موجوداً هنا |
Ulusun refahında büyük bir eksiklik oluşturacak şeyler değil derdim ama yalan olur. | Open Subtitles | لكنت سأقول من أنها لن تحدث عجزاً كبيراً في ميزانية الأمة |
"eğer zihinlerimiz bilgisayarsa, 'eksiklik' bizde de geçerli olur ve mantığın sınırları, bizim sınırlarımız olur" | Open Subtitles | يفترض أنه لو كانت عقولنا حاسوبات فتنطبق عدم الاكتمالية علينا، |
eksiklik yok, değil mi? | Open Subtitles | ونحن ليس لدينا نقص في العاطفة، أليس كذلك؟ |
Yani, işte şelale buradaki proton deposu ve şuradaki eksiklik. | Open Subtitles | وحتى هنا في الشلال، خزّان البروتونات في الأعلى هناك، نقص في الأسفل هناك. |
- Kostümümde görünüş açısından bir eksiklik fark ettim. | Open Subtitles | انا فقط متحير من نقص الفضول حيال الزي الذي ارتديه |
Senden nefret eden vampirlerde hiçbir eksiklik yok. | Open Subtitles | ليس ثمّة نقص في مصّاصي الدماء الذين يمقتونك. |
Zihin okuma ve özdenetim becerilerinde eksiklik, DEHB ve otizm gibi ciddi gelişim bozuklarıyla bağdaştırılıyor. | TED | في الحقيقة، العجز في قدرة قراءة أفكار الآخرين والتحكم الذاتي يرتبطُ بمشاكل جدّية تتعلق بالنمو والتطور، مثل اضطراب نقص الإنتباه مع فرط النشاط ومرض التوحد، |
Önemli olan ilişkiyi korumak ise karşındakinin sahip olduğu eksiklik ve kusurlar, iki kişiyi bir arada tutmak adına birer eğlence kaynağı haline gelebiliyor. | Open Subtitles | يحوي نقص أو عيوب... ، والذي كان مصدر بهجة... مع إستمرارية الجدّية بشكل تام... |
Sen eksi bir milyar dolar olurdun. Oldukça büyük bir eksiklik. | Open Subtitles | ستكون أنت بدون بليون دولار هذا نقص كبير |
Bence, keşif bir de toplumumuzda benim ciddi eksiklik diye tabir ettiğim şeye değinebilmek açısından da önemli ve bu bilim okuryazarlığı eksikliği hatta bilimi anlayabilme yetisinin eksikliği. | TED | وإني أيضاً أعتقد أنها مهمة من جهة القدرة على تحديد - الذي أعتقد أنه- نقص حرج في مجتمعنا, ألا وهوه الإفتقار لثقافة قراءة العلوم, افتقار حتى للقدرة على فهم العلم. |
Bir eksiklik hissettim. | Open Subtitles | أشعر بوجود نقص ما |
IMI bioçipindeki eksiklik bu. | Open Subtitles | ذلك هو العيب في رقاقتهم |
Ben iyiyim, polise haber verildi ama açılış için gerekli tamiratları yapmamızda gerekli olan sermayemizde eksiklik yarattı. | Open Subtitles | أنا بخير ولقد تم إبلاغ الشٌرطة لكن هذا خلق عجزاً مالياً لإنجاز الإصلاح الضروري لفتح المطعم |
Turing, "eksiklik"i bilgisayar koşullarına taşıdı. | Open Subtitles | أعاد "تورينغ" صياغة عدم الاكتمالية بلغة الحاسوبات. |