Ama elbetteki bunu yapmadın yoksa kabul ederdin, değil mi? | Open Subtitles | و لكنك بالطبع لم تفعل أو أنّك اعترفت بذلك، صحيح؟ |
Hapishaneler, elbetteki, kanunlara karşı gelenlerin tıkıldığı demir parmaklıkların arkasına konulan insanların olduğu yerlerdir. | TED | السجون, بالطبع , هي الأماكن التي يقبع فيها مخالفوا القوانين جامدين, مقيدين خلف القضبان. |
Eğer kızımın kiminle evleneceğini seçecek olursam elbetteki zengin bir adam yaparım onu. | Open Subtitles | إذا كنت سأختار زوج إبنتي بالطبع سيكون رجل غني |
Tavuk bu çocuğum. elbetteki kesilecek. Afiyetle de yiyeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | أنها دجاجة يا حبيبي بالطبع هي تذبح لنأكلها |
Birebir olmasa da elbetteki o da burda çalışyordu | Open Subtitles | بالطبع لا، كمتدربة لم يكن لها علاقة مباشرة |
elbetteki yaptık, Otobot çünkü bize meydan okudun ve ayrıca çünkü şeyimizde değil. | Open Subtitles | بالطبع فعلناها اتوبوت لأنك تحديتنا ولأننا لا نهتم |
elbetteki işlenen bazı suçlar vardı. | Open Subtitles | كان هنالك, بالطبع, جرائم ارتكبت |
Yani, elbetteki bu renk karakterinizin gerçekliği. | Open Subtitles | أعني، بالطبع هذا سيحسن إدراكك للشخصية |
- elbetteki burayı Görsünler diye. | Open Subtitles | بالطبع حتى يتمكنوا من رؤية المصنع. |
elbetteki O, küçük karısı yüzünden bunu inkar edecektir. | Open Subtitles | بالطبع سوف ينكر ذلك بسبب زوجته الصغيرة |
Oldukça deneyimsizdim ve ne kadar haklı olduğunun farkında değildim. Vücudum hâlâ güzel ama elbetteki doğumdan sonra aynı kalmadı. | Open Subtitles | مازلت لدي جسم رائع لكن بالطبع لن يكون جيد بعد الولادة . |
Birşey ima etmedim. elbetteki, seninde yanımda gelmeni isterim. | Open Subtitles | لم أقصد شئ ، ، بالطبع أريدك ان تأتي معي |
Yani aslında varlar. elbetteki varlar. | Open Subtitles | أعني أنهما حيان يرزقان بالطبع. |
Bu elbetteki, pek mümkün olmayan bir senaryo. | Open Subtitles | هذا بالطبع, سيناريو ذو احتمال ضعيف جداً |
elbetteki dosyaları sana ileteceğim. | Open Subtitles | بالطبع, سأحضر الملفات لك. أين؟ |
elbetteki Afrika'yı unutamayız. | TED | بالطبع لا نستطيع أن ننسي أفريقيا . |
Hindistanın soylu topraklarında büyüyen ve yükselen gelişmeleri görmekten elbetteki zevk alıyorum. Ancak aynı zamanda bir kısmımızın kabul ettiği gibi üzerinde yaşadığımız yeryüzündeki bu gelişimin ve farklı bakış açılarının bir bedeli olduğunun farkındayım. | TED | ت. د. : بالطبع انا مبتهج في التنمية والنمو والارتقاء لأرض الهند النبيلة ، للهند العظيمة, ولكن في نفس الوقت، كما أعتقد ، كما اعترف بعض منا، يجب ان نكون مدركين أن بعض جوانب هذا الرقي تأتي على حساب هذه الارض هذه الارض التي نقف عليها |
elbetteki zarar yok. | Open Subtitles | بالطبع ليس هناك ضرراً |
elbetteki benzemez. | Open Subtitles | حسناً، بالطبع لا |
Evet, elbetteki yaşadım. | Open Subtitles | لا , بالطبع عشت هناك. |