"elbisesiyle" - Translation from Turkish to Arabic

    • فستانها
        
    • بزي
        
    • رداء قداس
        
    • وثياب
        
    • حلّته
        
    İlk elbisesiyle, doğum günü kızımız geliyor. Open Subtitles ايها الجميع استعدوا ، ها قد جاءت المحتفل بها في فستانها الأول
    Dizlerinin biraz üstünde kalan şifon elbisesiyle, taşlı kopçası olan mavi jartiyeri, bir an için görünüp kayboldu. Open Subtitles لقد ارتفع فستانها الشيفون ليغطي ركبتيها تقريبا كاشفا عن جورب أزرق مثبت بدبابيس
    Pekala, Colby, gerçekten kasaba şerifinin balıkçı elbisesiyle etrafta dolanarak bizimle saklan ve korkut oyunu oynadığını mı düşünüyorsun? Open Subtitles هل تعتقد يا كولبي ان بلدة الشريف تدور حولنا بزي صائد السمك لتلعب معنا لعبة الاختباء؟
    Bekle. Annem Viking elbisesiyle Stüdyo 54'e mi gitti? Open Subtitles مهلاً أذهبتِ يا أمي إلى استديو 54 بزي فايكنج؟
    "Kazanamayan çocuğun babası karısının elbisesiyle çimleri biçecek" Open Subtitles على والد الولد الذي لا يربح أن يقص العشب... في رداء قداس زوجته..."
    "Bilekten bağlamalı ayakkabıları ve taşra elbisesiyle..." "...bu kızıl saçlı hatunun, köyünden yeni çıkmış biri olduğunu hemen anladım." Open Subtitles ترتدي حذاء ذو ربطة وثياب ريفيّة، بإمكاني القول أنّ هذه الصهباء كانت ريفيّة خرقاء.
    - Bir de su genc discimize bakin Calvin Klein elbisesiyle pek yakisikli olmus. Open Subtitles -وانظروا لطبيب الأسنان الشابّ هذا وسيم في حلّته الجميلة
    Doğru söylüyor, Hugh onu yeni elbisesiyle görmedi daha. Open Subtitles انه محق بشأن هذا , انتظر حتى يراها هيو فى فستانها الجديد
    Dün gece Tina'nın elbisesiyle ilgili mesajlarını okurken uyuyakaldım. Open Subtitles لقد شعرت بالنعاس بليلةِ امس عندما كانت تينا تراسلني بشأن فستانها لحفلة لبروم
    O yeni elbisesiyle Open Subtitles "أنه في فستانها الجديد الصغير"
    Niçin en güzel pembe elbisesiyle gitmedi? Open Subtitles في فستانها الوردي الأفضل
    Ölüler iş elbisesiyle götürülmez. Open Subtitles الموتى لايودعون بزي عسكري
    Bak ne diyor "Kazanamayan çocuğun babası karısının elbisesiyle çimleri biçecek." Open Subtitles "على والد الولد الذي لا يربح... أن يقصّ العشب في رداء قداس زوجته..."
    "Bilekten bağlamalı ayakkabıları ve taşra elbisesiyle..." "...bu kızıl saçlı hatunun, köyünden yeni çıkmış biri olduğunu hemen anladım." Dur. Open Subtitles "ترتدي حذاء ذو ربطة وثياب ريفيّة، بإمكاني القول أنّ هذه الصهباء كانت ريفيّة خرقاء."
    - Bir de şu genç dişçimize bakın Calvin Klein elbisesiyle pek yakışıklı olmuş. Open Subtitles -وانظروا لطبيب الأسنان الشابّ هذا وسيم في حلّته الجميلة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more