O pahalı elektronik eşya mağazalarında bunun fiyatı ne biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف كم ثمنه في أحد محلات الإلكترونيات الغالية؟ |
Onlara başka elektronik eşya sözü vererek mi uzak tutacağız elektronikten? | Open Subtitles | تريد أن تعزلهم عن الإلكترونيات بوعدهم بالمزيد منها ؟ |
Bir elektronik eşya üretim şirketi o toprağa kim bilir neler atmıştır. | Open Subtitles | شركة تصنيع الإلكترونيات التي القت كل انواع الاشياء التي لا يعلمها احد في تلك التربة |
Kaçak elektronik eşya dolu bir konteyner için harekât timi görevlendirmezler. | Open Subtitles | إنهم لا يستخدمونَ فريقاً مخصصاً لفتحِ حاوية من الإلكترونيات المهربة |
Önce öyle sanıyorsun ama, soydukları yerlere bir bak: Bir ayakkabı mağazası, bir CD mağazası, bir kuyumcu, bir elektronik eşya mağazası ve bir kafe. | Open Subtitles | حسناً لعلّ هذا ما تعتقده، ولكن أنظر إلى الأهداف محل أحذية ، محل سيديات ، محل مجوهرات ، و إلكترونيات |
Abisinin bir elektronik eşya dükkânına zorla girdiğini söyledi. | Open Subtitles | وقالت أن أخيها يقتحم محل إلكترونيات |
Tokyo'nun merkezindeki Sanyo mağazasında elektronik eşya sattım. | Open Subtitles | في بيع الإلكترونيات في متجر سانيو وسط طوكيو |
Pekala, buradan öteye elektronik eşya giremez. Kamera, ses cihazı vs.. | Open Subtitles | حسناً، ممنوع مرور الإلكترونيات من هنا كاميرات، أجهزة صوتية... |
Herve, bilmen gerek Drummondville'da bir elektronik eşya satıcısı Hamel'i tanımış. | Open Subtitles | (هيرفي)، يجب... بائع إلكترونيات من "دراموندفيل" تعرف على (هامل). |