Eger halk arasinda iserken penisini eliyle kapatan bir erkek görürseniz bu erkek muhtemelen sünnet edilmistir ya da Musevi'dir. | Open Subtitles | إذا كنت في مكان عام ورأيت رجل يخفي قضيبه بيده بينما هو يتبول هذا الرجل من المحتمل ان يكون مختن |
"İndie-rock" kliği ise benden ve bir de saçlarını eliyle düzeltmeyi bırakıp yıkanana kadar görüşmeyi reddettiğim bir çocuktan oluşuyor. | Open Subtitles | فرقه اندي روك والتي بها انا وطفل اخر ارفض ان اقابله حتى عندما يستحم, لا يتوقف عن تسطيح شعره بيده |
Düşmanının eliyle ölmek varken, öz çocuklarının eliyle ölmek üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أليس من المحزن أن تموت ليس بيد عدوّك, لكنّ بيد طفلك ؟ |
eliyle ağzımı kapattı ve silahını, hissedebileceğim şekilde sırtıma dayadı... | Open Subtitles | وضع يديه على فمي ودفعني بقوة إلى أن احسست بمسدسه |
Bir elinde fener varsa, diğer eliyle de kendi kendine kapanan bir kapıyı açık tutuyorsa, silah tutacak eli kalmaz. | Open Subtitles | لقد سمعوا، لو كان لديه مصباح في يد وممسك بباب متأرجح في اليد الأخرى ليس لديه يد أخرى لحمل المسدس |
Sağ eliyle çizim yapıyor, sağ eliyle sigara yakmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد رسم بواسطة يده اليمنى، وحاول إشعال سيجارته كذلك باليمنى. |
Bir elinde ilaç şişesi, diğer eliyle buzdolabını açarken şöyle düşünüyor: | Open Subtitles | تمسك بزجاجة الدواء فى يد و تفتح الثلاجة باليد الأخرى و هى تفكر |
Hızlı bir şekilde eliyle eteğini aşağıya indirdi ve bana gülümseyerek yanımdan geçti. | Open Subtitles | وبسرعة سيطرت عليه بيدها وعندما عبرت، إبتسمت |
Ama buna pek olanak yok ne maharetli biri ki sol eliyle ateş etmiş. | Open Subtitles | أن ينتحر شخص يستخدم يده اليمني بيديه اليسري |
Savaş bitince onunla tanışacağına ve eliyle yaptığı sandığı için teşekkür edeceğine eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنكي ستلاقيه بعد أن تنتهى الحرب وتشكريه على ما صنعه بيده |
Eğer yaşlı, solak bir insan tanıyorsanız büyük ihtimalle sağ eliyle yemek yiyip yazı yazabildiğini görmüşsünüzdür. | TED | إذا تعرف شخصًا أعسر أكبر سنًا، فعلى الأغلب أنه تعلم الكتابة أو الأكل بيده اليمنى. |
Bir keresinde neredeyse kafasının kopup düşeceğinden öyle emindi ki, sol eliyle onu tuttu ve sağ eliyle de orkestrayı yönetti. | Open Subtitles | وذات يوم شعر بأن رأسه سوف يسقط وظل ممسكاَ به بيده اليسرى وباشر العمل باليمنى |
Bu insan tek eliyle bir otomobili kaldırabiliyor, göz açıp kapayınca ateş yaratabiliyor. | Open Subtitles | هذا الشخص بإمكانه رفع سيارة بيد واحدة يمكنه أن يخلق ناراً بومضة عين |
Hepsinin mimar, mühendis, teknisyen eliyle yeniden yaratılması gerekiyor. | TED | هذا كله بحاجة لإعادة إعمار بيد بنائين ومهندسين وكهربائيين. |
Çocuk boşaldığında Katarina ona sarılıyor ve eliyle mastürbasyon yapıyordu. | Open Subtitles | بعدما قذف، أخذته بين ذراعيها واستخدمت يديه حتى تنتشي هي الأخرى |
Ayrılıkçılar, Yahudilerin süpürüldüğü gibi, Tanrı eliyle süpürülmelidir. | Open Subtitles | الجنوبيون لابد ان تمسحهم يد الله كما حدث لليهود من قبل |
Hangi eliyle çaldıysa onu kırdım. | Open Subtitles | هكذا افضل لقد تم تجبير نفس اليد التي سرق بها |
- Adam buradaydı? Ağzımı eliyle kapattı ve nefes alamadım! | Open Subtitles | لقد كان هنا، وضع يده حول فمي فلم أستطع التنفس |
Gerçek dünyana geri dönüyorsun. Kimse seni eliyle beslemeyecek artık. | Open Subtitles | سوف تعود إلى العالم الحقيقي لن يتم إطعامك باليد بعد الآن |
Bu kadın tek eliyle silahlı bir DIA ajanını hakladı ve küçük çocuğu kaçırdı. | Open Subtitles | هذه المرأة بيدها وحدها قضت على حراسة دى اى اه مسلّحة تفصيلا و خطفت ولدا صغيرا |
Çıplak eliyle onu yakalar ve kıyıya çıkartır. | Open Subtitles | فيسحبها الصيّاد بيديه العاريتين ويجرّها إلى الضفّة |
Kitabını kenara bıraktı, arkasına yaslandı kağıt bıçağını iki eliyle kavradı. | Open Subtitles | وضعت كتابها ورجعت الى الخلف ووضعت مشبك الآوراق بأحكام بين يديها |
Judy de onu tek eliyle yere serdi diğeriyle de neredeyse gözünü çıkarıyordu. | Open Subtitles | طرحته أرضاً بيدٍ واحدة، وأوشكت على اقتلاع عينيه باليد الأخرى |
Kardeşinin söylediğine göre, kaçıran kişi ağzını eliyle kapattığı zaman olmuş. | Open Subtitles | أختها الصغيرة قالت حدث عندما المختطف... ضع يدّه على فمّها. |
Lamar Allen sol eliyle smaç yapıyor! Potaya ulaşıp topu bırakıyor. | Open Subtitles | ويسجل (لامار ألن) هدفاً - سددها مباشرة بالسلة - |
Ben sadece... onun bisiklette senin yanında oturduğunu... ve eliyle seni düşmeyesin diye omzundan tuttuğunu gördüm... | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أَرى فقط هذة الفتاة تَجْلسُ ورائك أنت على العجلة يَدّها سَتَستندُ علي كتفِكِ، هي لَنْ تَتْركَك تَسْقطُ... |
O eliyle gözünü çıkaracak sandım. | Open Subtitles | إعتقدت بأنّها كانت ستضع يدها في عينك |