Ona bir teknik öğrettiğim zaman tekniği kumun suyu emdiği gibi emiyor. | Open Subtitles | عندما علمته تقنية إمتصها كأنه امتص ماءا |
Kanımı emdiği için dalağımı aldırdım. | Open Subtitles | تم إزالة طحالي لأنه امتص دمي |
Sansarın kanını emdiği kurbanlar. | Open Subtitles | (ضحايا (ابن عرس لقد امتص دماءهم. |
Yani Susam Sokağı'nda Kont'un birini öldürüp yaşamak için kanlarını emdiği bir bölüm olup olmadığını mı soruyorsun? | Open Subtitles | هل تقصد أنهم فعلوا ذلك في افتح يا سمسم حيث أن العداد يقتل شخص ما و من ثم يمتص دمه من اجل التغذية؟ |
Bir vampir yarasanın topraktan yaşamı emdiği gibi. | Open Subtitles | مثل الوطواط المصاص للدماء الذي يمتص الحياة من الخروف |
Bu sahildeki kumları ele alalım gün boyu Güneş ışığının altındaydılar onun ısıtan ışığını emiyorlardı ve şimdi Güneş ufukta batmasına rağmen kuma dokunduğumda hala sıcak çünkü emdiği bütün enerjiyi ısı olarak tekrardan evrene yayıyor. | Open Subtitles | اذا فكّر في هذا الرّمل الذي على الشّاطئ، انه كان تحت وهج الشمس طوال اليوم، كان يمتص الضوء الذي كان يرفع من حرارته، |
Doktor Parrish, yerli bitki yaşamının gün boyunca emdiği artık radyasyonun radarlarımızı bozması için yeterli olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد الدكتور باريش أن النبات على الكوكب... ...يمتص بقايا رواسب نشاط شعاعى خلال النهار... ...تكفى للتشويش على مجساتنا. |