ERVIS, okyanus yüzeyindeki atığı emen ve temizleyen akıllı bir gemi. | TED | إيرفيس هي سفينة ذكية تمتص المخلفات من على سطح المحيط وتنظفه. |
oksijeni emen ve onu vücudun diğer bölgelerine taşıyan bir moleküler sünger gibi çalışır. Yıllar önce bu resimden oldukça ilham almıştım, | TED | تمتص الاكسجين من الرئتين ومن ثم يقوم بنقله الى انحاء الجسم لقد الهمتني هذه الصور كثيراً منذ عدة سنوات |
Eh şimdi anlaşıldı, böcekleri emen bir ışık varsa! | Open Subtitles | اذا هذا يفسر كل شئ ضؤ قادم من السحاب يمتص الحشرات .. |
Tepkimeye girdiğinde ısıyı emen bir tür bileşim. | Open Subtitles | لكنه شيء مماثل لذلك إنه زوج من المركبات الذي يمتص الحرارة عندما يتفاعل |
Bunlar senin dönüştürüp bir seks çıkmazında kan emen insanlar. | Open Subtitles | أولئك بشر قمت بتحوليهم إلى مصاصي دماء في عرين جنسي. |
Bu senin poponu emen adam mı? | Open Subtitles | هل هذا هو الشخص الذي إمتص السم من فخذك؟ |
Eğer ona ödeme yaparsam, hayatımın geri kalanını sırtımda kanımı emen bir vampirle geçiririm. | Open Subtitles | إن دفعت لها فستبقى معي مصاصة دماء تلاحقني بقية حياتي |
O zaman ortalıkta dolanıp en aydın ve iyilerimizin kanını emen şey ne yapıyor? | Open Subtitles | لذا، لماذا هناك تشغيل واحد حولها، مص الدم من ألمع وأفضل لدينا؟ |
Özellikle insanların beynini emen bir amipin keşfedildiği göl gibi. | Open Subtitles | لقد إكتشفوا " أميبا " يمكن أن تمتص مخ رجل |
Bir köpeğin burnu, kokuyu emen kalın zarlarla doludur. | Open Subtitles | انف الكلب مبطن بلفات كثيقة من الأغشية الممدودة التي تمتص الرائحة |
Bu adam kendi canı pahasına da olsa,... kendi müsrif hayatlarına, meşru ya da gayri meşru olarak katkı sağlamak için... her girişimden para emen bu asalak topluluğunun, bu yasadışı çetenin... tüm çalışmalarını anlatmak konusunda bizimle... işbirliği yapmaya karar verdi. | Open Subtitles | رجلا يخاف علي حياته وموافق علي التعاون لكي يقول كل مايعلمه عن التعاملات الخفيه لعصابته تلك العلقات التي تمتص المال |
Vatandaşlarımızın kanını emen bir organizasyona sahip olmaktan iyidir. | Open Subtitles | من الأفضل ألا توجد لدينا منظمة كهذه التي تمتص دماء مواطنينا |
Çok tatlı ama onu yapmamayı isterdim ...çocuklar hayatını yavaşça emen, sevimli vampirlerdir | Open Subtitles | انه محبوب لكني لا املكه الأطفال هم مثل مصاصي الدماء السحرة التي تمتص حياتك مع ابتسامة |
Bu rastgele mutasyon mikroplara güneş ışığını emen bir protein molekülü sağladı. | Open Subtitles | في حمض نووي لبكتيريا هذه الطفرة العشوائية اعطت ذلك الكائن المجهري جزيء بروتين يمتص ضوء الشمس. |
Küçük ve gerçekten su emen şey nedir? | Open Subtitles | ما هو الشئ الصغير والذى يمتص الماء حقاً ؟ |
Bütün enerjimi emen bu küçük parazitle baş başa kaldım. | Open Subtitles | حصلتُ على ذلك الطفيلي الصغير الذي يمتص كُل طاقتي |
Güç emen, yeşil kriptonittir. | Open Subtitles | الكريبتونايت الذهبى يمتص الكهرباء |
Bu, ruhunu emen lanet iş gibi değil. | Open Subtitles | ليس هذا العمل القذر الذي يمتص روحك |
Yaşam emen uzaylıların istila tehditinden başka hiçbir şey orduya olan minnet duygusunu güçlendiremez. | Open Subtitles | لا شيء يجدد تقديرك للعسكرية مثل تهديد الفضائيين مصاصي الحياة |
Bunun anlamı ABD ordusuna olan uluslararası güvensizlik yaşam emen uzaylılara olan korkudan çok daha büyük herhalde. | Open Subtitles | أحزر أن ذلك يعني أن الارتياب العالمي في العسكرية الأمريكية أكثر قوة من الخوف مم الأجانب مصاصي الحياة |
Demek bacağını emen adam bu? | Open Subtitles | هل هذا هو الشخص الذي إمتص السم من فخذك؟ |
Ama ne yazık ki ruh emen vampirle planlarım var. | Open Subtitles | لكن لدي خطط مع مصاصة الدماء تلك |
Deve s.. i emen galaksisinde! | Open Subtitles | في كل مجرة مص أعضاء الجمال! |
X-ışınını emen, yankı yapmayan malzeme kaplı sahte taban. | Open Subtitles | القاعة مخططة بطلاء لامتصاص الاشعة السنية |