Benzini bana verip, buradan gitmeme izin verirsen dünyadaki en şanslı adam ben olurum. | Open Subtitles | أعطني هذا البنزين وسوف أرحل من هنا وسوف أكون أسعد رجل في العالم |
Tek istediğim beni tekrar dünyadaki en şanslı adam yapar mısın? | Open Subtitles | هلا تجعليني أسعد رجل في العالم من جديد؟ |
Dünyadaki en şanslı adam sensin. O zaman burada ne yapıyorsun? | Open Subtitles | أنت أكثر الرجال حظاً على هذا الكوكب فماذا تفعل هنا؟ |
Sana diyorum, Reggie. Jersey'deki en şanslı adam benim. | Open Subtitles | أخبرك ريجي أنا أكثر الرجال حظاً في جيرسي |
Normal şartlarda Bay Jeffries'in, dünyadaki en şanslı adam olduğunu söylerdim ama bu koşullar altında... | Open Subtitles | عادة، أود أن أقول إن السيد. كان جيفريز أسعد رجل على وجه الأرض، ولكن نظرا للظروف... |
Hala diyorum ki, Frank şehirdeki en şanslı adam. | Open Subtitles | مازلت أعتقد أن "فرانك هو أكثر رجل محظوظ في المدينة |
Evlen benimle. Evlen benimle ve beni dünyadaki en şanslı adam olarak kıl. | Open Subtitles | تزوجي بي و اجعليني أسعد رجل في العالم |
Bugün, kendimi dünyadaki en şanslı adam olarak görüyorum. | Open Subtitles | اليوم أعتبر نفسي أكثر الرجال حظاً على وجه هذه الأرض |
Dünyadaki en şanslı adam o olmalı. | Open Subtitles | إنه أكثر الرجال حظاً على الإطلاق |
Bir dakika için, Vegas'ta ki en şanslı adam olduğumu zannettim. | Open Subtitles | . "لدقيقة ، اعتقدت أنني أكثر الرجال حظاً في "فيغاس |
Ama demek istediğim Vincent dünyadaki en şanslı adam çünkü geçmişteki hatalarını görmezden gelen birisini buldu. | Open Subtitles | ولكن , مقصدي هو (فينسينت) أكثر الرجال حظاً في العالم لأنه عثر على إنسانة والتي , كما تعلمون |
Hala dünyadaki en şanslı adam benim. | Open Subtitles | ما زلت أسعد رجل على وجه الأرض. |
Şu dünyadaki en şanslı adam benim. | Open Subtitles | أقسم، أنني أسعد رجل على قيد الحياة |
"Bu odadaki en şanslı adam o." | Open Subtitles | "إنه أكثر رجل محظوظ في الغرفة" |