Tahammüden adam öldürmek mahkememizde yargılanan en ciddi suçlamadır. | Open Subtitles | أخطر تهمة قتل متعمد عُرضت على محاكمنا الجنائية. |
Serpinti ilk saatte enerjisinin yarısını ve ilk gün % 80'ini verdiğinden 24 saat içeride kalmak radyasyonun en ciddi etkilerinden kaçınma olasılığını önemli ölçüde artırabilir. | TED | وبما إن التداعيات تعطي نصف ما لديها من الطاقة في الساعة الأولى و 80 ٪ في اليوم الأول، البقاء في الداخل لمدة 24 ساعة يمكن بشكل كبير أن يُحسن الاحتمالات لتجنب أخطر أثر من الإشعاعات. |
en ciddi suçlarla suçlanıyor. | Open Subtitles | لقد أُدين بارتكاب أخطر الجرائم |
Bu hayatım boyunca yaptığım en ciddi tırmanıştı. | Open Subtitles | كوني أديت أخطر عملية تسلق في حياتي |
Nazik bir şekilde ricalarımızı dinleyen hükümet karşıtı örgütlerin kıdemlileriyle beraber ülkemizi, tarihindeki en ciddi krizden kıl payı kurtarmayı başardık. | Open Subtitles | معاً مع شيوخ الحركة المناهضة للحكومة، الذين إن سُمح لي الإضافة، استمعوا إلى رغباتنا استطعنا القضاء على أخطر محنة تعرضت لها دولتنا |
Bu yüzden Charlie Veron Geçen yıl şu fikirle geldi: ''İnsan kaynaklı karbondioksit salınımından beklenen sonuçlardan belkide en ciddi olanı okyanuslardaki asitlenmedir.'' | TED | بذلك ، تشارلي فيرون جاء هذا البيان في العام الماضي : "احتمال ضرر تحمض المحيطات قد يكون أخطر في جميع النتائج المتوقعة لثاني أكسيد الكربون المنتج من الإنسان." |
Fakat uyku bozukluklarının en ciddi olanlarından bir tanesi Rem Uykusu Davranış Bozukluğudur. | Open Subtitles | لكن أخطر هذه الأمراض إضطراب (ريم) السلوكي |
Açıkça görüldüğü gibi, gelecekleri için en ciddi tehditlerden biri olan Amerika'daki çocuk obezitesini ele almaya nihayet karar verdik. | Open Subtitles | من الواضح أننا مصممون على إتخاذ إجراء لواحد من أخطر التهديدات لمستقبلهم ألا و هي وباء البدانة للأطفال في (أمريكا) اليوم |